1. Home
  2. Browse by Author

Browsing by Author "Doru, Mehmet Nesim"

Filter results by typing the first few letters
Now showing 1 - 17 of 17
  • Results Per Page
  • Sort Options
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    The analysis of Syriac philosophical activities in the context of translation movements
    (SILA SCIENCE, 2012) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Dealing with the Syriac tradition of philosophy through translation activities will provide us more accurate information about philosophical activities of Syrians spanning a wide period such as ten centuries. Otherwise, philosophical activities of Syrians will be limited to a one-way translation movement such as repeated failures in most of the time, and thus, we will be prevented to see the picture as a whole. This study deals with the periods and introduces their basic features.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Aristoteles ve Kant'ın zaman düşüncesi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Udul, Maruf; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu tezde, Aristoteles ve Kant'ın zaman düşüncesi geniş boyutta ele alınmıştır. Bu tez çalışması üç ana bölüm olarak tasarlanmıştır. Tezin birinci ve ikinci ana bölümünde, sırasıyla Aristoteles'in ve Kant'ın zaman düşünceleri tartışılmıştır. Son olarak üçüncü ana bölümünde, Aristoteles ve Kant'ın zaman düşüncelerinin tespit edilen benzer ve farklı yönleri irdelenmiştir. Bu tezden çıkan çıkarımlara paralel olarak, Aristoteles'in zaman düşüncesi fiziksel dünyadaki var olanların değişim ve hareketleri üzerine kurulduğu ortaya çıkmaktadır. 'Önce' ve 'sonra' büyüklükte olduğu için harekette de vardır ve harekette olduğu için de zamanda vardır. Çünkü zaman, önce ve sonraya göre hareketin bir ölçüsüdür. Hareketteki 'önce' ve 'sonra', 'an' aracılığı ile anlaşılır. Ancak harekettki 'önce' ve 'sonra'yı bir ruh ve ondaki akıl olmadan belirli bir zamandan bahsedilemez. Kant'ın zaman düşüncesi ise zihnin fiziksel dünyadaki var olanların algılayış biçimi üzerine kurulmuştur. Başka bir deyişle, fiziksel dünyadaki var olanlar zihnin algılayış ve düşünüş biçimine uydurulur. Buna göre zaman zihne bağlı ve saf olan sezgisel bir formdur. Saf sezgi olan bu form, fiziksel dünyadaki var olanların deneysel sezgisine eklemlenerek bütün deneyimin omurgasını oluşturur. Bu, Kant'ın zaman düşüncesinin metafiziksel yönünü yansıtır. Bunun yanında hayal gücünün sentez ve şema faaliyeti de Kant'ın zaman düşüncesinin düşünsel yanını oluşturur. Son olarak üçüncü ana bölümünde ise Aristoteles ve Kant'ın zaman düşüncesinin benzerlikleri ve farklılıkları dile getirilmiştir. Bu benzerlikler ve farklılıklar; hareket ve değişim, ölçü, hafıza ve sentez ile hayal gücü üzerinden değerlendirilmiştir. "
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Arthur Schopenhauer'ın felsefesinde ölüm temasının analizi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Esen, Arzu Sime; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Schopenhauer'ın düşünce sisteminin merkezinde yer alan kavram isteme kavramıdır. İsteme kavramı nesneye yöneldiği zaman, nesneyi öznenin tasarımı olarak ve özne için var eder. Yani kısacası var olan her şey özne için ve tasarım olarak var olur. Schopenhauer'ın felsefesinde isteme kavramı yöneldiği nesneleri öznenin istemesiymiş gibi gösterir, özne arzulanan şeye ulaştığı zaman arzuladığı şeyden beklediği mutluluğu bulamaz bunun temel nedeni türün istemesine yönelik eylemde bulunmasıdır. Bu türün bireyi yanıltmasından kaynaklı bir şeydir. Schopenhauer bütün bunlara dayanarak dünyada birey için mutluluğun mümkün olmadığını söyler, bundan dolayı da bireyin yapması gereken şey istemeyi yadsımaktır. Hayat acı ve ısdıraplarla dolu bir yerdir. Aynı zamanda Schopenhauer bireydeki yaşama istencinin sebep olduğu ölüm korkusunun gereksiz olduğunu söyler. Kişi yaşama istencini yadsıyarak ölüm korkusuyla başa çıkabilir. Çalışmadaki temel amaç Schopenhauer'ın da dediği gibi ölüm korkusunun yersiz bir korku olduğunu vurgulamaktır. Bu çalışmayı yürütürken Schopenhauer felsefesinde yer alan temel ve önemli noktalara değinilerek ölüm konusu için hazırlık yapıldı ve daha sonra Schopenhauer felsefesinde ölüm konusu ele alınıp değerlendirildi.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Ebü’l-Ferec İbnü’l-İbrî Üzerinde İslam Felsefesinin Etkisi
    (2017) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    İslam felsefesi ve Süryani düşüncesi arasındaki etkileşimin en önemli örnekleri II/VIII. ve VII/XIII. yüzyıllar arasında olmuştur. İlk dönemlerde Süryani düşünürler daha aktif iken özellikle XI. yüzyıldan sonra İslam felsefesinin güçlenmesi ile birlikte İslam felsefesi diğer düşünce birikimlerini etkisi altına alarak güçlenmiştir. Bu dönemden sonra Süryani düşüncesi büyük oranda İslam felsefesinin etkisi altına girmiştir. Müslüman olmayan unsurların arasında Süryani düşüncesi, diğer kültürlere nazaran daha fazla İslam felsefesinin etkisinde kalmışlardır. VII/XIII. yüzyılda Süryani düşüncesinin en önemli ismi olan Ebü'l-Ferec İbnü'l-İbr? (Bar 'Ebroyo), İslam felsefesinin önemli düşünürlerini takip etmiş ve onların eserlerini Süryani düşüncesine uyarlamıştır. O felsefî düşüncenin nazarî meselelerinde İbn Sînâ ve Nasiru'd-Dîn Tûsî'nin etkisinde kalırken pratik ahlak konularında ve mistik yaşam felsefesinde Gazzâlî'nin etkisinde kalmıştır. Bu çalışmada onun adı geçen İslam düşünürleri ile yakınlığı ve düşünsel ilişkisi incelenecektir. Başka bir ifadeyle onun bu düşünürlerin hangi fikirleri ile ilgilendiği ve onlardan neler aldığı tartışılacaktır. Bu çalışma aynı zamanda, İslam felsefesinin etkisinin Müslüman olmayan kültürlerdeki yansımasının en önemli örneklerinden birini ele almakla önem arz etmektedir
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Grek ve İslam etkileri ışığında süryanilerde felsefi düşüncenin gelişimi
    (2012) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu çalışmada, Mezopotamya’nın en eski halklarından biri olan Süryanilerin felsefe alanında yaptıkları çalışmalar ele alınacaktır. Bilindiği gibi felsefe, herhangi bir şahsa veya topluma ait değil insanların ortak malı, başka bir ifade ile kümülatiftir. Bir kültürden başka bir kültüre aktarılabilen, değişen ve dönüşen bir disiplindir. Daha önceleri Mezopotamya’nın eski uygarlıklarının elinde empirik karakterli iken Grek dünyasında a-priorik ve sistemli bir hale dönüşmüştür. Felsefe geleneği, Süryanilerin de içinde bulunduğu birçok etno-dinsel topluluk tarafından Doğu’ya ve oradan da İslam dünyasına aktarılmıştır. Bu çalışmada, ilk olarak felsefi düşüncenin Süryanilerin elinde aldığı karakteri analiz edilecek, ikinci olarak Grek düşüncesinden İslam kültürüne uzanan süreçte Süryanilerin katkıları analiz edilecektir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    İkinci yer mücadelesi olarak: Habitus
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Balinan, Ramazan; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Biyolojik ve sosyo-kültürel varlığı ile belli bir zamanda ve mekânda var olan insanın doğumuyla başlayan ve yaşam alanında zorunlu bir açılımı temsil eden varoluşsal bir süreçten söz edilebilir. Bu varoluşun, salt imkânlar bütünlüğüne sahip olduğu söylenebilir. Dolayısıyla varoluş yapısı gereği birey, hem biyolojik bir varlık, hem de kültür taşıyıcısı ve içine doğduğu toplumun bir sosyal varlık ürünüdür. Bu çalışma, habitus kavramının var olanda yeniden oluşturmanın imkânı düzleminde, sosyal uzamda yer alan bireylerin içkin pratik mantığı ve bedensel eğilimlerinin sosyo-kültürel bir varlık bütünlüğü içindeki yansımasını temel almıştır. Pierre Bourdieu epistemolojisinin anahtar kavramı sayılan habitus kavramını, bireyin sosyal yapı içerisinde varoluşunu ifade eden bir eğilimler pratiği olarak algılamak mümkündür. Doğduğu andan itibaren kendisini kurulmuş bir yapı içerisinde bulan bireyin, varlığını ve kendisini yeniden üretebilmesini sağlayan yeti habitustur. Ülkemizde Bourdieu'nün kuramına esas olan kavramların başında gelen habitus ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında; genel olarak sınıfsal ilişkiler, eğitim, sanat, medya, sosyal, göç ve din gibi konularda çalışılmaların yapıldığı görülmektedir. Çalışmamız daha önce yapılanlardan farklı olarak, habitus kavramını var olma ve yapma olgusunun, yani biyolojik ve sosyal ve kültürel eğilimlerin "ikinci yer mücadelesine" yansıması bağlamında analiz edilmiştir. Bu analizin merkezinde Pierre Bourdieu yer almaktadır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Citation - WoS: 1
    Citation - Scopus: 2
    The Influence of Islamic Philosophy on Bar Hebraeus (Abu'l-Faraj Ibn Al-Ibri)
    (CUMHURIYET UNIV, FAC THEOLOGY, 2017) Doru, M. Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    The most important instances of the interaction between Islamic philosophy and Syriac thought can be seen between the 2/7th and 7/13th centuries. In the early periods, Syriac thinkers were more active but then, especially after the 5/11th century in which Islamic philosophy became stronger, Islamic philosophy influenced other philosophical traditions. After this period, Syriac thought came under the influence of Islamic philosophy. Syriac thought was rather influenced by Islamic philosophy than other cultures. In the 7/13th century, the most important figure of Syriac thought, Abu'l-Faraj Ibn al-Ibri (Bar Hebraeus), followed Islamic philosophers and he adapted their works to Syriac thought. He was influenced by Avicenna and Nasir al-Din al-Tusi on theoretical matters of philosophical thought on the one hand, and on the other hand he was influenced by Ghazzali on practical matters of ethics and philosophy of mystical life. In this study, Abu'l-Faraj's intellectual closeness and debt to the abovementioned thinkers will be examined. In other words, this study will examine which particular ideas from these thinkers he was interested in and what he took from them. In addition, this study bears importance for dealing with one of the most important examples of the reflection of Islamic philosophy in non-Muslim cultures.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    İşrâk Felsefesine Çağdaş Yaklaşımlar ve Günümüz İran’ında İşrâkîlik
    (Beytulhikme, 2021) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu çalışma, 12. yüzyılda ortaya çıkan İşrâk felsefesinin günümüzde İran’daki seyrini ele almaktadır. Sühreverdî’den sonra onun ilk dönem şarihleri tarafından karşıtlıklar ve sentezler bağlamında ele alınan İşrak felsefesi tarihi süreçte devam etmiş ve ele alındığı her dönemde farklı sosyal, siyasi ve entelektüel faktörlerle şekillenmiştir. Bugün İran’da hala canlı bir biçimde yaşayan İşrâk felsefesinin Molla Sadrâ okulunun en önemli bileşeni olarak ele alındığını söylemek mümkündür. İran’ın felsefi-entelektüel hayatının şekillenmesinde önemli bir payı olan İşrâk felsefesinin bir tür “sınır” felsefe olduğunun vurgulandığı bu çalışmada aynı zamanda İslam felsefesinin arkaik bir alan olmadığının ve İşrâk felsefesinin günümüzde karşılaştığımız felsefi sorunlara cevap verildiğinde hala bir en önemli kaynaklardan biri olmasının altı çizilmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Presentation
    Kadîm İran'da Din: Monoteizm'den Düalizm'e Mecusi Tanrı Anlayışı Mehmet Alıcı İstanbul: Ayışığı Kitaplığı, 2012, 366 sayfa
    (2016) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; Hüseyni, Zeynelabidin; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bilindiği gibi ülkemizde Mecûsîlik veya Zerdüştîlik üzerine yapılan araştırmalar çok sınırlı olup, söz konusu sahaya dair çalışmalar maalesef birçok eksikliği barındırmaktadır ve mevcut literatür bu alandaki boşluğu büyük oranda kapatma niteliğine sahip değildir. Bu çerçevede Mehmet Alıcı’nın 2012 yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dinler Tarihi Bilim Dalı bünyesinde, “Mecûsî Geleneğinde Tektanrıcılık ve Düalizm İlişkisi” başlığıyla hazırladığı doktora tezinin gözden geçirilmiş hali olan kitap şimdiden bu alandaki literatürün klasiklerinden olmaya adaydır. Alıcı’nın bu çalışmada birincil kaynaklara ulaşmış olması ve kadim İran dillerinde yazılmış metinleri görmüş olması bu hususu anlamlı kılmaktadır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Kant felsefesinde estetik ideler ve deha
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Sakar, Büşra; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu çalışma Kant'ın estetik ideleri ile akıl idelerinin benzer ya da birbirlerine evrilemeyeceğini deha kavramı bağlamında ortaya koymaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde; Kant estetiğinin temel kavramlarından olan 'güzel'in eleştirisi yapılmış ve 'beğeni'nin özne ve nesne açısından nasıl gerçekleştiği ifade edilmiştir. İkinci bölümde ise, Kant'ın güzel, iyi ve yüce olarak ayırdığı estetik yargılar ve bu yargıların deneyim türleri açıklanmıştır. Güzelden duyulan hoşlanmanın herkes tarafından kabul edilmesinin, güzelin içkin tümelliğinden kaynaklandığı analiz edildikten sonra ise güzelin yargılandığı yeti olan, yargı gücü ve işlevi anlatılacaktır. Daha sonra güzelden duyulan hoşlanmanın herkes tarafından iletilebilirliğini sağlayan ortak duyu becerisine yer verilecektir. Kant'ın nesneleri güzel ve yüce olarak ayırmasından hareketle yüce duygusu son başlık altında açıklanacaktır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise, ilk olarak dehanın özellikleri tanımlanacaktır. Sonra deha ve ürettiği sanat, sanat eserinin yargılanmasında görev alan beğeni ve deha ilişkisi ifade edilecektir. Dehanın ürettiği sanat eseri ve sanat eserinde somutlaşan estetik idelere değinildikten sonra estetik ideler ve aklın ideleri mukayese edilmiştir. Sadece sanat alanında geçerli olan estetik ideler ve duyulur üstünü anlamlandıran akıl ideleri farklı ideler olup herhangi bir noktada birbirlerine evrilebilmeleri mümkün olmayan idelerdir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Kâtip Bartleby öyküsünde varoluşçu temalar ve köle-efendi diyalektiği
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Kuzu, Nurullah; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu çalışmada Kâtip Bartleby öyküsü iki farklı bakışla ele alınmıştır. Çalışmamıza doğru bir perspektif kazandırmak için aşağıdaki sıralamayla tez hazırlanmıştır. İlk olarak konuya bir giriş yapılmış, Herman Melville'den, yaşadığı dönemden ve eserlerinden kısaca bahsedilmiştir. Birinci bölümde Varoluşçuluğun tanımı ve kapsamı üzerinde durulduktan sonra Kâtip Bartleby öyküsünün gerek dönemsel gerek düşünsel planda hangi Varoluşçu filozoflarla ilişkili olduğu tartışılmıştır. Aynı bölümde Köle-Efendi Diyalektiği'nin Hegel'in felsefesindeki yeri ve kapsamı da belirlenmiştir. İkinci bölümde, farklı sanat alanlarını beslediği gibi edebî yapıtları da besleyen "Varoluşçu temalar" ayrı başlıklar halinde teker teker incelenmiş ve Kâtip Bartleby eserinin içerdiği Varoluşçu temaların bir analizi yapılmıştır. Böylece konuya tematik bir bakış kazandırılmıştır. Tezimizin üçüncü bölümünde "Köle-Efendi Diyalektiği" üzerinden Kâtip Bartleby öyküsünün bir analizi yapılmıştır. Sonuç bölümde ise öykünün neden yirminci yüzyılın ruhuna sahip olduğu tartışılmış ve bir sonuca varılmıştır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Master Thesis
    Melayê Cizîrî Divanında yer alan bitki ve hayvan türlerinin tasavvuf felsefesi açısından analizi
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Noyan, Şilan; Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu tez çalışmasında, Melayê Cizîrî'nin Dîvan'ında yer alan bitki ve hayvan metaforları üzerinde inceleme ve analizler yapılmaya çalışılmıştır. Mela'nın tasavvuf görüşü ile yakından ilgili olan bu metaforlar geniş bir kapsamda ele alınmıştır. Tezimiz iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde bitki ve hayvanlar mitoloji, divan şiiri ve tasavvuf felsefesi çerçevesinde izah edilmiştir ve Melayê Cizîrî'nin eserinde yer alan bitki ve hayvan sayıları, beyitleri ve sembol karşılıkları ele alınmıştır. İkinci bölümde ise sözkonusu bitki ve hayvanların ifade ettiği felsefi-tasavvufi anlamları tespit edilmiş ve analiz edilmiştir. Çalışmamızın iddiası, Melayê Cizîrî'nin Dîvan'ında yer alan tüm bitki ve hayvan sembollerinin mitolojik anlamları ile birlikte, divan edebiyatı şairlerinin söz sanatları kullanılarak, tasavvuf felsefesi ve özelde vahdet-i vücud görüşünü barındıran birer metafor olduklarıdır. Cizîrî bu ilgileri kurarak aslında birlik-çokluk meselesini açıklığa kavuşturmak istemiştir. Tanrı'nın sıfatları, isimleri, güzelliği, ilahi ve cismani aşkı, sûfinin keşif yolunda tecrübe ettiği halleri bu bitki ve hayvan metaforları ile sembolize ederek açıklamıştır. Dîvan'da geniş bir yer kaplayan bitki ve hayvan metaforları bu çerçevede değerlendirilmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Melayê Cızîrî’nin düşüncesinde hakikat ve mecaz’ın ontolojik ve epistemolojik boyutu
    (2013) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    17. yüzyıl İslam düşüncesinin önemli mutasavvıflarından olan Melayê Cizîrî, vahdetü’l-vücud teorisinin bir takipçisidir. Onun düşüncesine göre hakikat, varlığın mutlak hali iken, mecaz ise, mutlak varlığın belirlenimleridir. Mecazlar dünyası veya somut nesneler konsepti, hakikat karşısında ontolojik bir statüye sahip değildir. Ama epistemolojik açıdan mecazlar, hakikate giden yoldaki işaretler ve sembollerdir. Başka bir ifadeyle mecazlar olmadan hakikat idrak edilemez. Bu çalışmanın konusu hakikat ve mecaz konusunda Cizîrî’nin görüşünü analiz etmektir. Bu çerçevede onun hakikat ve mecaz hakkındaki görüşü tasavvuf felsefesinin meseleleri ışığında ele alınacaktır.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Mîr Dâmâd’ın Hudûs konusunda İbn Sînâ’ya yönelttiği eleştiriler ve Hudûs-u Dehrî görüşü
    (2012) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Bu makale, 17. yüzyılda yaşamış İslam filozofu Mîr Dâmâd’ın hudûs-u dehrî görüşünü ve İbn Sîna ile Mîr Dâmâd’ın sözkonusu meseledeki farklarını ele almaktadır. Bu görüş, Tanrı-âlem ilişkisi meselesinde İslam filozofları ile kelamcılar arasında meydana gelen ezelilik ve yaratma taraftarlarına sunulan üçüncü bir yol olarak önem arz etmektedir. Dâmâd, âlemin yaratıldığını ama bunun kelamcıların anladığı anlamda zamanda değil zaman üstü gerçekleştiğini savundu. Öte yandan, âlemin zaman üstünde yaratıldığı tezi, âlemin İbn Sînâ’nın savunduğu şekliyle ezeli olduğu anlamına gelmediğini ileri sürdü. Dâmâd, görüşünü temellendirirken çoğunlukla İbn Sînâ’nın verilerine dayandı. Ama onun zatî (ontolojik) hudûs görüşünün âlemin meydana gelmesini izah etmede yetersiz kaldığını düşündü. O, Tanrı’nın dışında hiçbir açıdan başka ezeli varlıklar kabul etmemekle İbn Sinâ felsefesinden kesin bir şekilde ayrıldı. Bu sebeple kendi dehrî hudûs teorisini ortaya koydu.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Citation - WoS: 2
    Schools of Islamic Philosophy in Melaye Jiziri's Diwan
    (2016) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Melāyē Jizīrī (Mullah Ahmad al-Jazarī) is a Muslim thinker who lived between the end of 16th century and the middle of 17th century. His work, Dīwān, is written in Kurdish (Kurmanjī dialect) language. Many Kurdish scholars, poets and wises were under the influence of al-Jizīrī. In that respect, his work was examinated in Kurdish madrasahs and lodges, almost as a holy text, throughout centuries. The aim of this work is to explore the ways in which his Dīwān intersects with school of Islamic philosophy. In other words this work is restricted to dealing with Melā's approach to Peripatetic, illuminationism and Sufism, which are wellknown schools of Islamic philosophy.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Süryani düşüncesinde Nusaybinli İliya’nın önemi ve “Kitabu’l-Mecâlis” Adlı Eserinde Tanrı görüşünün İslam Felsefesi ve kelamı açısından değerlendirilmesi
    (2011) Doru, Mehmet Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    XI. yüzyıl Süryani dünyasının önemli yazarlarından biri olan Nusaybin Metropoliti İliya; Felsefe, Teoloji, Ahlak, Tarih ve Dil sahalarında birçok eser yazmıştır. Kuşkusuz Kitabu’l-Mecalis onun en önemli eserdir. Bu ese- rinde dönemin Mervani Veziri Ebu’l-Kasım el-Mağrıbi ile tanrı, enkar- nasyon, ruh ve irade gibi birçok felsefi ve kelami konuları tartışmıştır. Bu makale esas olarak iki kısma ayrılmıştır. Birinci kısımda Türkçe okuyucu için İliya’nın şahsı ve eserleri tanıtılmıştır. İkinci kısımda ise İliya’nın Tanrı görüşü, İslam felsefesi ve kelamı bağlamında analiz edilmiştir. Bu bağlamda tartışmada Tanrı’nın tözlüğü, hipostaslar teorisi ve Teslis konu- ları irdelenmiştir.
  • Loading...
    Thumbnail Image
    Article
    Yeni Bir Form Olarak Nakşî-Hâlidîliğin Kürt CoğrafyasındakiEtkileri
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2018) Doru, M. Nesim; Doru, Mehmet Nesim; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi
    Halidilik, bir XIX. yüzyıl hareketi olarak, doğup geliştiği Kürt coğrafyası başta olmak üzere, İslam dünyasının birçok bölgesine yayılmış bir Nakşibendi koludur. Adını kurucusu Mevlânâ Halid Şehrizorî’den alan tarikat, kurulduğu dönemden bugüne İslam dünyasının Nakşî geleneği içinde en güçlü kollardan biri olagelmiştir. Başka bir ifadeyle, Halidilik, İslam dünyasında sosyal, siyasal ve dinî açıdan getirdiği farklılıklarla salt dinî bir çevre olmaktan çıkmayı başarabilmiş nadir oluşumlardan biridir. Halidilik, kurucusu olan Mevlânâ Halid Şehrezorî’nin kişisel karakterini yansıtan bir tarikat olmanın yanısıra aynı zamanda onu aşan ve yayıldığı bölgelerde o bölgelerin şartlarına göre şekillenen bir oluşumdur. Bu sebeple bu hareketi sadece kurucusunun karakteri açısından değerlendirmek eksik olacağından hareketi teorik doktrin açısından da ele almak gerekir. Halidilik, dinî görüş ve anlayış olarak Hind sûfîliğinin etkisinde kalmış ve bu çerçevede etkili olduğu bölgelerde birçok değişim ve dönüşüme yol açmıştır. En önemli etkisi, nüfuz ettiği bölgelerde hâkim olan ve daha çok Orta-Asya sûfîliğinin etkisinde kalan anlayışları geriletmiş olmasıdır. Böylece bu yeni anlayışla beraber İbnü’l-Arabî’ci ve vahdet-i vücûdçu tasavvufî anlayış yerine, İslam’ın öz kaynakları olan Kitap ve Sünnet’e bağlılığı esas alan Halidilik, heterodoksî anlayışları İslam düşüncesinin dışına itmiştir. Bu etkinin en çok görüldüğü coğrafya ise, Kürtlerin yaşadığı bölgeler olmuştur. Bu çalışmada Kürt coğrafyasında Halidilik üzerinden gerçekleşen bu değişim ve dönüşümün kodları analiz edilecektir.