MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Tıbbı Karantinaya Almak: Biyopolitika, Salgın ve Toplum

Thumbnail Image

Date

2021

Journal Title

Journal ISSN

Volume Title

Publisher

İSLÂMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ

Open Access Color

OpenAIRE Downloads

OpenAIRE Views

Research Projects

Organizational Units

Organizational Unit
Department of Philosophy / Felsefe Bölümü
2009 yılında kuruluş hazırlıklarına başlanan Bölümümüz 2010-2011 eğitim yılında lisans düzeyinde öğrenim vermeye başlamıştır. Bölümümüz 2014 yılı Haziran ayında ilk mezunlarını vermiştir. Bölümümüzde 2013 Eylül ayından itibaren Yüksek Lisans programı kapsamında eğitim öğretim faaliyetleri başlamıştır. Doktora düzeyinde öğrenim ise 2021 Bahar Yarıyılında başlamıştır. Mardin Artuklu Üniversitesi Felsefe Bölümünde kadrolu 2 doçent, 3 doktor öğretim üyesi, 1 öğretim görevlisi ve 4 araştırma görevlisi bulunmaktadır. Mardin Artuklu Üniversitesi Felsefe Bölümü çalışma alanlarının zenginliği üç anabilim dalı içerisinde kendini göstermektedir. Akademisyenlerimiz, Sistematik Felsefe ve Mantık, Felsefe Tarihi ve İslam Felsefesi anabilim dalları altında çalışmalarını sürdürmektedir. Bu üç anabilim dalı altında hem Batı Felsefesinin temel tartışma konuları ve akımları derslere yansıtılırken hem de Doğu felsefe geleneği sistematik bir biçimde ortaya konulmaktadır. Bölümümüz bunu yaparken, temel felsefe derslerinin yanı sıra, zengin seçmeli ders olanağı ile öğrencilerin kendi ilgi ve gereksinimleri doğrultusunda düşünce dünyasını genişletmesine imkân vermektedir.
Organizational Unit
Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü
Programın amacı, sosyolojide kullanılan ana kavramlar, teorik yaklaşımlar ve araştırma yöntemleri konusunda öğrencilere sağlam bir temel sunmaktır. Bölümde verilen temel eğitim, seçmeli derslerle, stajlarla ve uygulamalı derslerle desteklenir. Sosyoloji mezunu olmak demek, giriş düzeyinden yöneticiliğe kadar çok çeşitli meslek ve işlerde yer almak; bunlarla ilgili araştırmak, eleştirel olarak yorumlayabilmek ve program geliştirebilmeyi başarmak demektir. Mardin Artuklu Üniversitesi Sosyoloji bölümünde sosyal bilim üretim potansiyelini ve üretim performansını yükseltmeye yönelik olarak öğrencilerimizi toplumsal yaşamı ve toplumları eleştirel ve yöntemli bir şekilde inceleyebilmek için gerekli donanıma sahip olarak yetiştirmek gayesi gütmekteyiz. Topluma gömülü, toplum için anlamlı bir sosyal bilimi, Türkiye içinde ekolleşebilme kapasitesi olan bir düzeyde gerçekleştirmek ve evrensel dünyaya entegre olmuş bir saygınlık düzeyinde ve bu yükseklikte bir faaliyet alanı oluşturmak önemsediğimiz bir başka hedeftir. Sosyoloji Bölümü'nü bitiren öğrenciler sahip oldukları disiplinler arası bilgi donanımı ile kamu ve özel sektörü kapsayacak biçimde geniş bir yelpazede iş olanağı bulabilirler. Sendikalar, sanayi ve ticaret şirket ve örgütleri, yerel yönetimler, basın ve medya kuruluşları, araştırma şirketleri, düşünce kuruluşları, şirketlerin araştırma-geliştirme bölümleri ve çeşitli eğitim kuruluşlarında önemli görevler üstlenebilirler.

Journal Issue

Events

Abstract

Bu makale, biyopolitika, tıp ve salgın arasındaki ilişkiyi, bugünlerde tecrübe ettiğimiz Covid19 süreci bağlamında yeniden sorunsallaştırıyor. Bu problematik bağlamında metin, salgın sürecinin tıbbî bir süreçten ziyade idarî bir süreç olduğunu öne sürerek, konuyu, biyopolitika, tıbbîleşme ya da yönetimsel tıp kavramları aracılığıyla ortaya koyuyor. Makale, bugün tıbbı karantinaya alarak işleyen mantığı ve bu mantıkta biri diğeriyle ilişkili olan şu iki temel çelişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlıyor: i) Aynı hammaddeyi nesne edinen, yani yalnızca bireyleri değil, aynı zamanda onları bir toplamda birleştirerek aşan nüfusu da nesne edinen salgın ile biyopolitika arasındaki teleolojik çelişki ve ii) bireylerin tekil bedenlerindeki hastalıkları kendi nesnesi olarak kabul eden farmakolojik tıp ile tüm bedenleri nüfus kavramı altında bir araya getirerek onların yalnızca hastalıklarını değil, bizatihî kendilerini de biyopolitik bir teleoloji uğruna yeniden düzenleyen yönetimsel tıp arasındaki çelişki. Böylece, biyopolitikanın salgın sürecinde bireylerin bedenlerini ve onların toplamı olan nüfusu karantinaya almasının, esasında tıbbın karantinaya alınmasıyla sonuçlandığını iddia ediyor. Dolayısıyla makale, söz konusu iki çelişki itibariyle, insanın kendi hayatı ve ölümü üzerinde yürütülen mücadelenin bir tarafını, yani biyopolitik stratejileri yüceltmeye zorlanmasını, kendi ontolojik itibarını kaybetmesinin en açık göstergelerinden biri olarak okuyor. Makale, bir şeffaflaştırma metodolojisiyle kullanılan analiz perspektifinin, günümüzde salgın etrafında gelişen meseleleri, ona karşı verilen savaşta izlenen stratejileri ve bunların hem tekil bedenleri hem de tümel bir beden olarak nüfusu hangi biçimlerde kat ettiğini anlamlandırmada önemli katkılar sunacağını öngörüyor.
This essay analyses ontological relationship between biopolitics, medicine, and the epidemic in the context of the latest Covid-19 pandemic outbreak. In this problematic sense, implying that the Covid-19 outbreak process is an administrative rather than a medical process, the purpose of the text is to discuss the issue through the principles of biopolics and medicalization or governmental medicine. This also attempts to reveal the reasoning that functions by quarantining medicine and the two underlying inconsistencies in this logic, one linked to the other: i) The teleological contradiction between the epidemic and the biopolitics, which works on the same raw material, that is, not only on individuals but also on the population that surpasses them as a whole, and ii) The contradiction between pharmacological medicine, which deals with diseases in the individuals bodies, and governmental or biopolitical medicine, which deals not only with diseases in the individual bodies but also with their own bodies themselves, rearranging them in a social body for the sake of a governmental teleology. Thus, it claims that quarantining of the bodies of individuals and sometimes their total population by the biopolitics during the Covid-19 outbreak, essentially results quarantining the medicine itself. The article consequently considers that pressuring human beings to glorify one side of the struggle for their own life and death, i.e. biopolitical strategies, is one of the clearest signs of losing their ontological dignity. It is expected that this theoretical approach will make valuable contributions to understanding the issues that are emerging around the disease outbreak of Covid 19, the strategies applied in the battle against it, and the ways in which these strategies affect both individual bodies and the social body of the population.

Description

Keywords

Biyopolitika; yönetimsellik; nüfus; tıp; Covid-19, Biopolitics; governmentality; population; medicine; Covid-19

Turkish CoHE Thesis Center URL

Fields of Science

Citation

WoS Q

Scopus Q

Source

İSLÂMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ

Volume

32

Issue

2

Start Page

274

End Page

292