Güzel Sanatlar Fakültesi
Permanent URI for this communityhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/18
Browse
Browsing Güzel Sanatlar Fakültesi by Language "tr"
Now showing 1 - 20 of 50
- Results Per Page
- Sort Options
exhibition.listelement.badge 3. Uluslararası Jürili Milli Kültür Karma Sanat Segisi(2018) Aşılıoğlu, Emre; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü…Conference Object Anadolu’da Tarihsel Süreç İçerisinde Baş Takıları ve Anlamları(2018) Yeşilmen, Nesrin; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüGeniş bir coğrafyaya sahip olan Anadolu toprakları yüzyıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve bünyesinde farklı kültürleri bir araya getirip harmanlayarak muazzam Anadolu Medeniyetlerini oluşturmuştur. Hititler, Frigler, Urartular, Bizans ve Roma İmparatorluğu bunlardan sadece birkaçıdır. Bu medeniyetler kuruldukları topraklara siyasal, toplumsal, kültürel ve sanatsal birçok miras bırakmışlardır. Tarihten günümüze ulaşan en önemli sanat eserlerinden biri de takılardır. Takılar neredeyse dünyadaki her medeniyette kullanılmıştır. Bulundukları toplumlarda kadınların süslenme aracı olmasının yanı sıra erkekler tarafından güç göstergesi olarak kullanılmıştır. Ancak kullanılan takıların şekilleri, kullanım alanları ve anlamları değişmektedir. Takılar kullanıldıkları zamanın ekonomik, sosyolojik ve kültürel yapısı ile ilgili ipuçları vermektedir. Bu açıdan bakıldığında tarihi takıların geçmişten günümüze bilgi aktaran bir kültür aracı olduğunu düşünmek mümkündür. Birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Anadolu da takılar bakımından geniş bir yelpazeye sahip olmuştur. Diademler, taçlar, pazubentler ve broşlar her biri farklı statüdeki kişiler tarafından ve farklı amaçlar için kullanılmıştır. Bu çalışmada ise tarihsel süreç içerisinde Anadolu’da kullanılan baş takıları araştırılmış olup bu takıların günümüzdeki değişimi irdelenmiştir.Book Part Bellek, Yas ve Yeni Medya: Be Right Back(Nika Yayınevi, 2021) Kına, Sezer Ahmet; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema BölümüBellek, Yas ve Yeni Medya: Be Right BackBook Black Mirror: Aynadan Yansıyanlar(Nika Yayınevi, 2021) Kına, Sezer Ahmet; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema BölümüBlack Mirror: Aynadan Yansıyanlarexhibition.listelement.badge Buradan Nereye? Zaman Dışı Dokumlar(İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi Sanat ve Kültür Yönetimi Programı, 2016) Aşılıoğlu, Emre; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü…Article CASPAR DAVİD FRİEDRİCH: BOŞLUĞUN KÖKENİ(Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2019) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Department of Painting / Resim BölümüBoşluk, herhangi bir varolanı resmetmeye çalışan her ressamın karşılaştığı ilk sorundur. Sanatçının nesneleri resmedebilmesi için dünyayı şekillendiren boşlukla zorunlu bir ilişkiye girmesi kaçınılmazdır. Bu ilişki sonucunda; resmetme eylemi uzayda yer kaplayan bir maddeye ve o maddeye anlam katan ideolojik dile yönelir. Uygarlık için boşluk, her zaman dünyayı şekillendiren bir anlama doğru yönelmek zorundadır. Boşluğun, insanı ve nesneleri belirleyen böylesi bir ideolojik uzama dönüşebilme potansiyelinden dolayı ressamın boşluk ile kurduğu ilişki, yapıtın ideolojik dilini oluşturan boyutlardan biridir. Romantikler ise yapıtın özerkliği sayesinde uygarlığın sürekli bir anlama yönlendirdiği boşluğu, bir karşı uzama: Estetik deneyimin yarattığı boşluğa dönüştürür. Caspar Friedrich’in doğaya bakışındaki estetik deneyim; moderniteye karşı boşluk yaratmaya çalışan nostaljik ruhta gizlidir. Friedrich’in boşluğa bakışının nostaljik ve ideolojik anlamı; insanın ilk yaratıcı eyleminin kökenlerinin boşlukla kurduğu ontolojik ilişki de saklı olduğuna dair bir fikir yaratabilir.Article Citation - WoS: 0Comparison of Ottoman and British War Magazines in the Context of Propaganda in the First World War Period: The Case of "The War Illustrated" and "Harp Mecmuasi"(2022) Eşitti, Şakir; Işık, Mehmet; Işık, Mehmet; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümüİlk kitlesel savaş olan I. Dünya Savaşı’nda, kitle iletişim araçlarının propaganda amacıyla yoğun şekilde kullanıldığı görülmektedir. Savaş yılları boyunca basın sıkı bir denetim altında tutulmuş, bizzat devlet eliyle çıkarılan gazete ve dergilerle halka ve askerlere verilmek istenilen mesajlar doğrudan iletilmiştir. Bu dönemde çıkarılan “savaş dergileri” (war magazine) ya da “askeri dergiler” (military magazine), mesajların doğrudan hedef kitleye iletilmesi açısından önemli bir yere sahiptir. Mevcut literatürde Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı yıllarında yaptığı propaganda faaliyetleriyle savaştığı ülkelerdeki propaganda faaliyetlerini karşılaştırarak inceleyen çalışmaların sayısının oldukça yetersiz olduğu gözlenmektedir. Bu çalışmanın temel amacı I. Dünya Savaşı yıllarında, dönemin süper gücü konumundaki Büyük Britanya’nın ve Osmanlı Devleti’nin askeri dergilerdeki propaganda faaliyetlerini propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelemek, bu yolla dönemin iki karşıt devletinin propagandalarındaki benzerlik ve farklılıkları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda çalışmada, I. Dünya Savaşı yılarında Büyük Britanya’da yayınlanan The War Illustrated dergisi ile Osmanlı Devleti’nde çıkarılan Harp Mecmuası dergisinin içerik ve söylemleri propaganda teknikleri açısından karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yapılan analizler sonucunda The War Illustrated dergisinde Domenach’ın güçlü propagandanın beş temel kuralına uygun bir propaganda kampanyası yürütüldüğü Harp Mecmuası’nda ise bu kurallara yeterince uyulmadığı sonuçlarına ulaşılmıştır.Article Dada ve Sürrealizmde Eleştirel Bir Yöntem Olarak Oyunsal Retorik(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Alver, Aysel; Alver, Aysel; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüBu çalışmada 19. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’da sanat alanında oyunsal bir retorik ile gerçekleştirilen eleştirel dil üzerinden değişen temsil anlayışı ve anlatı biçimleri ele alınmıştır. 20. yüzyıl Avangard sanat hareketleri tarafından ortaya konan bu eleştirel yaklaşımlar burada, özellikle sürece öncülük eden Dada ve Sürrealizm akımlarına ait bazı sanat pratikleri üzerinden örneklendirilerek tartışılmıştır. Sanat alanında biçim ve içerik bağlamında radikal değişimlere neden olan bu eleştirel tutumlar aynı zamanda dilbilim ve göstergebilim alanında ortaya konan tartışmalar kapsamında ele alınmıştır. Avangard sanat hareketlerinin geleneksel anlatı ve temsil biçimlerini eleştirmek amacıyla ortaya koydukları bu eleştirel retoriğe göre dilsel yapının merkezine ironik ve oyunsal bir anlatı yöntemi konulduğu belirtilmiştir. Göstergeler arası özgür bir montaj fikrine dayandırılan bu anlatı yöntemi ise metafor kullanımında özgür bir ilişkisellik ve özdeşlik fikrine dayandırılarak gerçekleştirildiği belirtilmiştir. Öte yandan bu çalışmada, Post-yapısalcı anlayışın Yapı-sökümcü yaklaşımının bir parçası olarak geliştiği belirtilen bu eleştirel retoriğin aynı zamanda Postmodern sanat anlayışına da kaynaklık ettiği belirtilmiştir.Article Darren Aronofsky’nin Mother Filmi ve Baba-nın- Adları(2019) Özcan, Şefik; Department of Painting / Resim BölümüBu yazı, Yönetmen Darren Aronofsky’nin Mother (Anne, Darren Aronofsky, 2017) filmindeki teolojik göstergeleri ve filmin bütünselliği içindeki mitolojik anlatıyı, Lacancı Psikanalitiğin kavramlarıyla çözümlemeyi amaçlamaktadır. Başlıkta geçen Baba-nın-Adları ifadesi, Lacan’ın 8 Temmuz 1953 ve 20 Kasım 1963 tarihlerinde on yıl arayla yaptığı ve görünüşte farklı türden konulara dair iki konuşmasına dayanan konferansının devamında, Baba-nın-Adları Semineri’nin adıdır. Makalenin böylesi bir başlıkla ele alınmasının nedenlerinden birini; Yönetmenin, filmin anlatısı içerisindeki yaratma sıkıntısı yaşayan yazarı, Pascal’ın Memorial adlı eserinin başına yazdığı gibi, “(…) filozofların ve bilginlerin Tanrı’sı –olarak- değil, İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrı’sı(…)” –olarak- tasvir edişi oluşturmaktadır(Pascal Blaise; 1654, s. 02). Diğer nedenlere gelince; Filmin anlatı örgüsünde bir Tanrı’yla gerçekte karşılaşılmıştır. Bir adım ötesinde bir Tanrı’yla birlikte yaşanmıştır. Ve buna rağmen her gerçek gibi, o da erişilmezdir. Ve bu erişilmezlik, aldatmayanla, yani; film boyunca hissettirilen ‘kaygı’ ile gösterilir. Filmin anlatısı içerisindeki simgeler, ‘simge’ adına layık bir şekilde işaretlenen cesetlerdir. Bir cesedin etrafında, insan türünü karakterize eden ilişkiler mevcuttur. Tam da bu ilişkiler dolayısıyla cesedin kendisi, yaşamış olduğu gerçeğini, apaçık bir şekilde, orada öylece duran bir ‘fazla’ olarak muhafaza eder. Bu insanileştiren bir şeye dönüşür. Filmin tamamı, Lacan’ın ‘aktarım’ dediği şeyi özetler gibidir. Bu nedenle filmin sonunda, hiçbir Ad’a sahip olmayana yapılan aktarımı vahşet dolu bir törensellik eşliğinde izleriz.Article Darren Aronofsky'nin Mother Filmi ve Babanın-Adları(MÜ GSF, 2019) Özcan, Şefik; Department of Painting / Resim BölümüÖZ Geliş Tarihi/Received: 15.08.2019 Kabul Tarihi/Accepted: 06.09.2019 Yayın Tarihi/Published: 29.09.2019 Bu yazı, Yönetmen Darren Aronofsky’nin Mother (Anne, Darren Aronofsky, 2017) filmindeki teolojik göstergeleri ve filmin bütünselliği içindeki mitolojik anlatıyı, Lacancı Psikanalitiğin kavramlarıyla çözümlemeyi amaçlamaktadır. Başlıkta geçen Baba-nın-Adları ifadesi, Lacan’ın 8 Temmuz 1953 ve 20 Kasım 1963 tarihlerinde on yıl arayla yaptığı ve görünüşte farklı türden konulara dair iki konuşmasına dayanan konferansının devamında, Baba-nın-Adları Semineri’nin adıdır. Makalenin böylesi bir başlıkla ele alınmasının nedenlerinden birini; Yönetmenin, filmin anlatısı içerisindeki yaratma sıkıntısı yaşayan yazarı, Pascal’ın Memorial adlı eserinin başına yazdığı gibi, “(...) filozofların ve bilginlerin Tanrı’sı –olarak- değil, İbrahim’in, İshak’ın, Yakup’un Tanrı’sı(...)” –olarak- tasvir edişi oluşturmaktadır(Pascal Blaise; 1654, s. 02). Diğer nedenlere gelince; Filmin anlatı örgüsünde bir Tanrı’yla gerçekte karşılaşılmıştır. Bir adım ötesinde bir Tanrı’yla birlikte yaşanmıştır. Ve buna rağmen her gerçek gibi, o da erişilmezdir. Ve bu erişilmezlik, aldatmayanla, yani; film boyunca hissettirilen ‘kaygı’ ile gösterilir. Filmin anlatısı içerisindeki simgeler, ‘simge’ adına layık bir şekilde işaretlenen cesetlerdir. Bir cesedin etrafında, insan türünü karakterize eden ilişkiler mevcuttur. Tam da bu ilişkiler dolayısıyla cesedin kendisi, yaşamış olduğu gerçeğini, apaçık bir şekilde, orada öylece duran bir ‘fazla’ olarak muhafaza eder. Bu insanileştiren bir şeye dönüşür. Filmin tamamı, Lacan’ın ‘aktarım’ dediği şeyi özetler gibidir. Bu nedenle filmin sonunda, hiçbir Ad’a sahip olmayana yapılan aktarımı vahşet dolu bir törensellik eşliğinde izleriz.Conference Object DİSİPLİNLER ARASI SANAT ÖRNEĞİ OLARAK 21. YÜZYILDA SERAMİK TAKILAR(2018) Yeşilmen, Nesrin; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüTakılar halk kültürünün büyük bir parçası olmasının yanı sıra sanat alanı içinde önemli bir yer tutmaktadır. Kemik ve taşlarla başlayan takı serüveni günümüze kadar gelişip evrilerek bugün malzeme ve kullanım açısından aklın sınırlarını zorlayacak hale gelmiştir. Gelişen ve yenilenen teknoloji hayatın her alanını yakından etkilemiş, insanlara ve yaşam biçimlerine yön vermiştir. Bu değişim sürecinde ise sanata bakış açısında köklü değişimler oluşmuş ve yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Tüm bu değişim ve yaklaşımlar sanatın her alanında olduğu gibi takı alanında da etkilerini göstermiştir. Endüstriyel takılardan sanatsal takılara değin, farklı estetik yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Önceleri zanaat olarak görülen ve statü simgesi olan takılar yeni çağın getirdikleri ile farklı anlamlara bürünerek sanat alanında kendine yer edinmeyi başarmıştır. Yüzyıllardır takı denince akla ilk gelen malzemeler altın, gümüş vb. madenler olmuştur. Ancak 21. yy’a gelindiğinde görüyoruz ki takıda malzeme sınırı ortadan kalkmış ve takı süslenme amacının yanı sıra tıpkı bir sanat eseri gibi ifade aracı olarak kullanılmıştır. Bu durumdan yola çıkarak takı sanatında alternatif malzeme olarak seramiğin kullanımı ve 21.Yy’da seramik takılar bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bu bağlamda günümüz seramik takı sanatçıları araştırılacak olup çalışmalarından örnekler verilecektir.Book Dokuma Geleneğinin Sanata Evrilme Süreci(Palet Yayınları, 2022) Dikeç, Bahar; Arslan, SevimDokuma geleneğinin sanata evrilme sürecini şekillendiren sanatçılar, akımlar ve sergiler bu araştırmanın odak noktasını oluşturmaktadır. 20. yüzyılda geleneksel yapısının dışında yeni biçim ve içerik üreten, teknik ve malzemenin kullanım alanını genişleterek çağdaş sanatın içinde kendisine yeni bir alan açan sanat disiplini ve gelişim parametreleri incelecektir. Uluslararası literatürde fiber art (lif sanatı), Textile art (tekstil sanatı) olarak tanımlanan bu sanat en temelinde sanat ve zanaatın birleştiği uygulamalı sanatlar olarak tarif edilebilir. Lif sanatının çıkış noktası dokuma sanatı olduğu bilinmektedir. Dokuma geleneğinin sanata alan açacak çok fazla veri barındırması bu süreçte çok etkili olduğu düşünülmektedir. Bu oluşum batıdan başlamıştır. İlk etkilerden biri tapestry tekniğini kullanarak o dönemin sanatçılarının eserlerinin dokunması ile başladığını görmekteyiz. 15.ve 18. yüzyıllarda en popüler dönemini yaşayan tapestrylere olan ilgi 19.yüzyılda sanayi devrimi ile birlikte azalmıştır. William Morris’in öncülüğünde başlayan Arts and Crafts ve devamı niteliğinde ortaya çıkan Art Nouveau hareketleri ile Bauhaus Okulu açılmasıyla tapestry üretimi tekrardan canlanmıştır. Bu hareketlenmelerin, dokuma resim sanatının başlangıcı olduğu düşünülmektedir. 20.yüzyılın en önemli tapestry sanatçısı kabul edilen Jean Lurçat’ın girişimleriyle tapestrylerin modern sanatla yeniden gündeme geldiğini görmekteyiz. Yaşanan tüm bu süreçlerin lif sanatının temellerinin atılmasında etkili olduğu yapılan araştırmalar sonucunda söylenebilir. Bu sürece Doğu Avrupalı sanatçıların katkısının büyük olduğunu ve lif sanatının uluslararası arenada yer alması, lif sanatçılarının bir araya geldiği ve izleyici ile buluşulan etkinlikler, lif sanatının çağdaş sanattaki varlığı açısından oldukça önemli olduğu görülmektedir.Conference Object Farklı Disiplin Benzer Teknik Örneği Olarak Seramik Agatware( Mermer) ve Takı Mokumagane Takniklerinin İncelenmesi(2018) Yeşilmen, Nesrin; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüTeknoloji, bilim, sanat, kültür ve gelenekler toplumların ilgi alanı ve bakış açıları ile şekillenen kavramlardır. Bireyde oluşan bilgi birikim ve düşünceler toplumları da şekillendirir. Toplumlara yön veren en önemli unsurlardan biri o toplumun sanat anlayışıdır. Sanatta kullanılan teknikler sanatçılar tarafından kullanılıp kendi yorumları ile özgünleşir ve farklılaşır, böylece kendini ifade eden ve kendine has teknikler oluşturan birey yaşadığı toplumun da sanatını oluşturmuş olur. Bir çok sanat dalında olduğu gibi teknikler kültür aracı olması ve süreklilik sağlaması açısından çok önemlidir. Ancak her toplum kendi sanat anlayışını ve tekniğini benimsese de kültürler arası etkileşim yadsınamaz bir gerçektir. Takı ve Seramik sanatı da toplumdan topluma farklılık gösteren sanat dallarındandır. Her iki disiplin de her ne kadar birbirinden ayrı gözükse de teknik anlamda benzeşen bazı yönleri vardır. Örneğin Mokuma Gane takı sanatında farklı renkte birkaç metalin birleştirilip birbirine yedirilmesi ve şekillendirilmesi ile mermer dokusunun oluştuğu bir teknikken Mermer (Agatware) tekniği aynı şekilde farklı renklerde birkaç kilin birleştirilerek birbirine yedirilmesi ile oluşan mermer görünümlü seramiklerdir. Aynı tekniğin birbirinden uzak iki medeniyette ve farklı sanat alanlarında kullanımı kültürler arası etkileşime iyi bir örnektir. Bu makalede ise takı sanatında kullanılan Mokuma Gane tekniği ile seramik sanatında kullanılan Mermer(Agatware) tekniği karşılaştırılacak olup, teknik anlamda birbirine benzeyen şekillendirme yönteminin her iki sanat dalında kullanımı incelenerek araştırılacaktır. Aynı zamanda bu bağlamda yapılmış çağdaş çalışma örneklerine yer verilecektir.Article Galeri, Müze ve Kurumsallık Karşıtı Direnişler Bağlamında Sanatçının Özerkliği(2016) Özcan, Şefik; Department of Painting / Resim BölümüPlatonun ideal devlet anlayışında sanat/ sanatçı, her türlü siyasetten bağımsız olma hakkını içeren özerk yapılanmadan uzaktır ve sanat tümüyle iyi yurttaşların eğitimine bağımlı bir görev yüklenmelidirler. Bu durum, antik Yunan dünyasından modern zamanlara kadar, sanatçılarla filozoflar arasında, devlet yönetimindeki üst düzey siyasi kararlarda söz hakkına sahip olma konusunda bir uzlaşmazlık zemini olarak var olagelmiştir. Ancak, Aydınlanmayla birlikte gelişen Modernist düşünüden itibaren sanat ve siyaset, sürekli bir ilişki içerisinde olmuştur. Modernist derken, modern anlamda siyasetin oluşmasıyla başlayan dönemi kastediyoruz, yani ulus-devlete dayalı iktidar tarzının yerleştiği dönem. Bu dönemde sanat, ulus-devletlerin kimlik inşasında etkili bir araç olmasıyla başlar. Böylelikle birbirini izleyen üç sanat-siyaset rejiminden söz edilebilir ki, bu rejimler aynı zamanda galeri ve müzelerin ideolojik karakterini oluşturur. Sanat ve siyaset ilişkisine dair bu üç model şu şekilde ifade edilebilir: Ulus-devlet modeli, Özerklik ve Avangard.Modern anlayışta ilk model, Platoncu yaklaşımı tekrar eder. Sanata devletin haşmeti nakşedilir ve böylece devletin muazzam gücünü temsil edecek ideal bir ulus yaratılır ve sanat bu mükemmeliğin kanıtlayıcısı olur. İkinci model, bu uzlaşmazlık zemini üzerinde var olagelen gerilimi, yani sanat ile siyaset arasındaki gerilimi, her birini kendine göre kuralları olan ayrı alanlar haline getirerek çözme yoluna girmiştir. Sanat estetik özerklik kategorisi içinde tanımlanıp, yeni modern yaşam için, bağımsız, kendi içine kapalı bir -görme rejimi- olarak siyasetten ayrılır, modern zamanların tinsel aynası mertebesine yükseltilir. Üçüncü modelde, sanat kendisine bahşedilen bu kutsi özerklik içerisinde yaşamdan kopuk olduğu gerekçesiyle eleştirilir.Yeniden toplumsallıkla, hayatla bütünleştirilmesi gayesiyle siyasetle birlikte anılmaya başlar. Bu durum Avangardizmin başlangıcını oluşturur. Sözü edilen bu her üç sanat-siyaset rejimine bağlı olarak galeri, müze ve sanat kurumlarının görme-gösterme stratejileri, bağımlılıklar geliştirme üzerine kuruludur. Günümüzde sanat-kültür kurumları aynı bağımlılıkları geliştirme yönünde inceltilmiş stratejilerle yollarına devam etmektedirler. Sanatın- sanatçının bağımsızlık içeren talebi nasıl ortaya konulacaktır? Sanatçının özerkliği meselesini, modernizmin demokratikleştirilmesiyle ele birlikte almak, anlamlı bir çağdaş zaman ve mekanın inşasında gerekli bir değer olarak ufuk açıcı olabilir.Article Geleneksel Çömlekçilikten Çağdaş Seramik Sanatına Cemalettin Sevim Örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Yeşilmen, Nesrin; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı BölümüSeramik insan hayatına dahil olduğu M.Ö. 7000’lerdeki Neolitik Çağdan bu yana farklı üretim yöntemleriyle şekillendirilmiştir. Bu üretim yöntemlerinden en eski olanlarından bir tanesi de M.Ö. 4000’li yıllarda keşfedilen seramik çömlekçi tornasıdır. Antik çağlardan günümüze kadar gelen süreçte seramik tornasında yapılan formlar evrim geçirerek, estetik kaygıların artmasıyla 21. yy.'da sanat alanında oluşan köklü değişim ve yenilenmeler ile bambaşka bir boyut kazanmıştır. Seramik torna ile üretilen çömlek, seramik bünyenin de geliştirilip yüksek derecelerde pişirimin yapılması ve estetik değerin ön plana çıkması ile artık bir kullanım eşyası olmaktan çok içine yüklenen anlam ile çağdaş seramik sanatında yerini almıştır. Dünya’da ise farklı seramik bünyelerle seramik torna sanatında üretilen formlar seramik sanatında önemli bir yere sahip olmuştur. Bunun sebebi ise tornada üretim yapmanın binlerce yıl öncesine dayanması ve özel bir yetenek gerektirdiğidir. Ülkemizde seramik bölümü akademisyenlerinden olan Cemalettin Sevim ise geleneksel ve çağdaşı harmanlayabilmiş, seramik torna üretimlerine estetik değer katarak sanat eserine dönüştürmeyi başarabilmiş sayılı sanatçılar arasında yer almaktadır. Bu çalışmada 35 yıllık sanat geçmişine sahip Cemalettin Sevim ve seramik sanatına bakışı anlatılmış olup ve gelenekselden-çağdaşa seramik tornada yapmış olduğu eserler incelenmiştir.Article GEZGİN VE EVE DÖNÜŞ(Sobider Sosyal Bilimler Dergisi, 2023) Sarıalioğlu, Rahman Işık; Department of Painting / Resim BölümüDoğaya yönelim romantiklerin düşüydü. Bir anlamda Modernite çağında doğa, romantikler için politik gizil anlamlar içermekteydi. Doğaya bakış; salt biçimsel bir bakışın da ötesinde, zamanın ruhuna karşı bir bakışa, zamana direnişi içeren bir estetik ifadeye dönüştürülmüştür romantikler tarafından. Bu makalede, Caspar David Friedrich’in “Sis Denizinin Üstünde Gezgin” adlı tablosundan hareket edilerek romantik bireyin ve doğanın muğlak imgesinin yarattığı gizil politik anlamların izi sürülecektir. Ve bu gizil politik anlamın boşlukla olan ilişkisi Caspar David Friedrich’in tablosu üzerinden okunmaya çalışılacaktır. Böylesi fantazyaları yaratabilen boşluğun; Modernitenin karşısında yapıtın açtığı karşı bir uzam olduğunu söyleyebilmekte mümkün. Arzuları doğuran belirsiz bir uzamın Caspar David Friedrich ile birlikte birçok romantiğin evi olduğu da söylenebilir. Ayrıca, boşluk kavramı üzerinden yapılan politik bir doğa yorumu okuyucuyu Romantizm ve sanatın özerkliği kavramları üzerine bir daha düşünmeye sürükleyebilir.Article GİYİLEBİLİR SANAT ÖRNEĞİ OLARAK 21. YÜZYILDA SERAMİK TAKILAR(2018) Yeşilmen, Nesrin; Department of Metalcraft and Jewelry Design / Kuyumculuk ve Mücevher Tasarımı Bölümü21. yüzyıl sanat takıları, gelenekselin ve kültürün moderne aktarılmasında yeni bir ifade aracı olarak kullanılmaktadır. Takılar halk kültürünün büyük bir parçası olmasının yanı sıra sanat alanı içinde önemli bir yer tutmaktadır. Tarihsel süreçte kemik ve taşlarla başlayan takı serüveni günümüze kadar evrilerek bugün malzeme ve kullanım açısından aklın sınırlarını zorlayacak hale gelmiştir. Gelişen ve yenilenen teknoloji hayatın her alanını yakından etkilemiş, insanlara ve yaşam biçimlerine yön ver- miştir. Bu değişim sürecinde ise sanata bakış açısında köklü değişimler oluşmuş ve yeni yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Tüm bu değişim ve yaklaşımlar sanatın her alanında olduğu gibi takı alanında da etkilerini göstermiştir. Endüstriyel takılardan sanatsal takılara değin, farklı estetik yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Önceleri zanaat olarak görülen ve statü simgesi olan takılar yeni çağın getirdikleri ile farklı anlamlara bürünerek sanat alanında kendine yer edinmeyi başarmıştır. Yüzyıllardır takı denince akla ilk gelen malzemeler altın, gümüş vb. madenler olmuştur. Ancak 21. yüzyıla gelindiğinde görüyoruz ki takıda malzeme sınırı ortadan kalkmış ve takı süslenme amacının yanı sıra tıpkı bir sanat eseri gibi ifade aracı olarak kullanılmıştır. Bu durumdan yola çıkarak giyilebilir sanat örneği olarak takılar, al- ternatif malzeme olarak seramiğin kullanımı ve 21. yüzyılda seramik takılar bu makalenin konusunu oluşturmaktadır. Bu bağlamda günümüz seramik takı sanatçıları, güncel sanat anlayışı ile üretilmiş sanat eseri niteliğindeki takılar, seramik ve farklı malzemelerle takının birlikteliği ve yeni ifade biçim- leri araştırılarak örnekler verilecektir.exhibition.listelement.badge GözArdı (Karma Segi)(2018) Aşılıoğlu, Emre; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü…Article İletişim Çağında Yalnızlığa Özlem: Post-Apokaliptik Sinema ve Bird Box(2019) Aşılıoğlu, Emre; Özcan, Şefik; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü; Department of Painting / Resim BölümüGünümüzde kıyamet sonrası dünya tasvirlerinin yapıldığı ve bu apokaliptik sonralarda, sürekli çatışma halindeki distopik toplumsal düzenlerin kurulduğu içeriklere sahip sinema filmlerinin sayısının giderek arttığı gözlemlenmektedir. Bunun nedenlerini, kapital sistemin küresel çapta içine düştüğü ekonomik, ekolojik krizlerle, küresel ısınmanın artık gözle görülür etkileriyle, bölgesel savaşların, çatışmaların artmasıyla ve bu eksende silahlanma yarışlarının tüm 20. Yüzyılda olduğu gibi hız kesmeden devam etmesiyle, kitle iletişim araçları aracılığıyla, ‘bilgi’ye dair dezenformasyon ve manipülasyonun aşırı uçlarda seyretmesiyle ilişkili olarak ele alabiliriz. Yine bilimsel-teknolojik gelişmelerin aldığı seyir, laboratuvarlarda geliştirilen, ne türden etkilerinin olacağı henüz kestirilemeyen virüs türleri de, bu nedenlerle ilişkili olarak ele alınabilir. İnsan türünün gelişim arzusu, diğer yüzünde kendi kendinin sonunu da getirme şeklindeki fantazileri de beslemektedir. Bu araştırma bu nitelikte yapımların temelini oluşturan kültürel ve tarihsel derinliği incelerken, bu türe dahil edilen edebiyat uyarlaması ‘Bird Box’ adlı yapım bu temellendirme ile analiz edilmiştir.Article İlköğretim İkinci Kademe Görsel Sanatlar Dersi Programının Sanat Eğitimi İlkelerinin İncelenmesi(Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2012) Aşılıoğlu, Emre; Department of Radio, Television, and Cinema / Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü…
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »