MAÜ GCRIS Standart veritabanının içerik oluşturulması ve kurulumu Research Ecosystems (https://www.researchecosystems.com) tarafından devam etmektedir. Bu süreçte gördüğünüz verilerde eksikler olabilir.
 

Şerifoğlu, Metin

Loading...
Profile Picture
Name Variants
Job Title
Dr. Öğr. Üyesi
Email Address
Main Affiliation
Department of History / Tarih Bölümü
Status
Current Staff
Website
ORCID ID
Scopus Author ID
Turkish CoHE Profile ID
Google Scholar ID
WoS Researcher ID
Scholarly Output

7

Articles

3

Citation Count

0

Supervised Theses

4

Scholarly Output Search Results

Now showing 1 - 7 of 7
  • Article
    al-Aqaliyat al-Diniyah fi al-Quds wa-Dawruha fi Mizan al-Sira' bayn al-Dawlah al-Uthmaniyah wal-Duwal al-Urubiyah: Dirasah min khilal al-Wathaiq al-Uthmaniyah min 1516-1916
    (Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı, 2019) Şerifoğlu, Metin
    ني واألوربيني من سنة 1516 إىل سنة .1916 وقد مت حتليل هذه الدراسة من خالل مبحثني أساسيني مها: أوال الظروف التارخيية والسياسية اليت مت فيها فتح القدس من قبل العثمانيني. وحتدثنا عن أهم األقليات الدينية يف القدس وموقف الدولة العثمانية جتاهها. أما يف املبحث الثاين فقد تطرقنا إىل الفعاليات واألنشطة اليت كانت متارسها هذه األقليات الدينية، واملدراس التبشريية ابلتعاون مع الدول األجنبية وقنصلياهتا املوجودة يف القدس، والدور الذي لعبته يف الصراع الذي دار بني العثمانيني واألوروبني بداية من القرن الثامن عشر. وقد اعتمدان يف حتليلنا هلذه الدراسة على الواثئق العثمانية املوجودة يف أرشيف رائسة الورزاء يف استانبول. الكلمات املفتاحية: القدس، األقليات، العثمانيني، األوروبيني.
  • Master Thesis
    Moğol-Haçlı ittifakı ve bunun Doğu İslam bölgesindeki dengeler haritasına yansıması 1258-1277
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Şerifoğlu, Metin; Şerifoğlu, Metin
    Bu araştırma, hicri yedinci yüzyılda bölge tarihinin en tartışmalı konularından biri olan ve özel bir kabul görmeyen Moğol-Haçlı ittifakları meselesini ve bunların dengeler haritasındaki yansımalarını ele almaktadır. Tarihçilerin dikkatine. İslam dünyasına karşı Moğol-Haçlı ittifakı meselesi, İslam dünyasının tanık olduğu en tehlikeli meselelerden ve orta çağda Müslümanların karşılaştığı en büyük zorluklardan birini oluşturmuştur. Bu dönemin Arap İslam tarihinin en tehlikeli aşamalarını temsil ettiği, bölgenin siyasi haritasında birçok değişikliğe ve Arap Maşrık'taki büyük devletlerin, yani Harezm Devleti ve Abbasi Devleti'nin ölümüne tanık olduğu ve diğer yandan, Araştırma döneminde bölgenin karşı karşıya olduğu tehlikelerle karşı karşıya kalan yeni bir İslami gücün, Memlük Devleti'nin doğuşu.
  • Article
    Osmanlı Belge ve Kaynakları Işığında 16. Yüzyıl Başlarında Osmanlı’nın Cezayir’e Girişinin Boyutları ve Arka Planı (arşiv ve Analitik Çalışma)
    (2022) Şerifoğlu, Metin
    Bu araştırma, 16. yüzyılın başlarında Osmanlı’nın Cezayir’e müdahalesini, boyutları ve arka planlarını ele almaktadır. Biz bu konuyu o tarihî döneme ait bir takım Osmanlı belge ve kaynaklarına dayanarak inceledik. Bu araştırmadaki amacımız, bu müdahalenin gerçekliğini, boyutlarını ve arka planlarını anlamak ve Osmanlıların Cezayir’i işgal edip servetini ve mülkünü yağmaladığını söyleyen bazı tarihçilerin iddialarını ortaya çıkarmaktı. Hayreddin Barbaros’un anıları, Osmanlı belgeleriyle birlikte, Osmanlı korsanlığı ile ilgili bazı tarihi araştırmaların ortaya koyduğu olumsuz imajı ortadan kaldıran en önemli tarihi kaynaklardan biridir. Bu arada Barbaros Hayreddin, deniz cihadı, hayır işleri, ezilen yoksullara yardım ve İspanya liderliğindeki Avrupa Haçlı projesine karşı koyma stratejilerinden birinin anlamını listeleyerek korsanlığın başka bir resmini sunmaktadır.
  • Article
    Sufi Movement in Tunisia and Its Relationship With Power From the 15th To the 16th Centuries
    (2022) Şerifoğlu, Metin
    This research deals with the issue of the Tunisian Sufi movement and its political stance towards Power in the fifteenth and sixteenth centuries. The Sufi movement in Tunisia was not traditionally isolated from the social and political arena, but rather an active and dynamic current. It had a broad horizon and visions completely different from the Sufi styles that appeared in the Arab East. However, it is widely known that this Sufi movement in Tunisia has known a split into two main groups since the second half of the sixteenth century: The first is the Sufi social current, which relied on a policy of appeasement with the political authority, and had the ability to read the political situation, and to understand the map of balances realistically and comprehensively. The second section is represented by the radical political mystical current, which did not have the mechanisms of analysis and the ability to correctly read the course of events, whether in Tunisia or in the North African region, and thus it conflicted with the political authority in various front lines, and intended to establish a political entity, independent of the center of the state. Representing the first movement of Sufism, the Giryani sect succeeded in gaining and maintaining its continuity through alliance with the Ottomans. The Shâbbiyye sect, which represents the second Sufi movement, had a policy of conflict with the central authority and the active powers in the region, especially with the Ottomans.
  • Master Thesis
    İslam öncesi ve Peygamber döneminde Arap toplumunda kadının durumu
    (Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Şerifoğlu, Metin; Şerifoğlu, Metin
    Bu araştırma, İslam öncesi dönemden Peygamber dönemine kadar Arap toplumunda kadınların durumunu incelemeyi amaçlamaktadır. Zira Bu konu, her düzeyde büyük tartışmalara yol açan en önemli konulardan biridir. Oryantalistler, kadınların İslam'daki en zayıf halka olduğuna inanıyorlardı. Onlar da bununla İslam hukukunu bozabileceklerini ve tahrif edebileceklerini düşündüler. Oryantalistler, İslam'ın kadınlara zulmü ve erkeklerin kadınlara tercihi hakkında bir takım sözlerin kullanımına güvendiler. Amaçları başkalarını da buna ikna etmeye çalışmaktı. Bu tezde, Arap toplumunda kadının statüsü konusunu dört bölümde şu şekilde ele almaya çalıştım: Birinci bölümde İslam'dan önceki medeniyetlerde ve dinlerde kadının konumundan bahsetmiştim. Bütün bu medeniyetlerin ve dinlerin, İslam'ın kadınlara yaptığı gibi kadınlara adalet yapmadığı sonucuna vardım. İkinci bölümde İslam öncesi dönemde kadının konumu, siyasi konumu, toplumsal ve askeri rolü ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, kadınların sosyal, siyasi ve askeri hayatlarına ışık tutarak Peygamber döneminde kadının durumunu ele aldım. Kadının cehalet karanlığındaki durumunu tahlil ettik ve en mühim meselelerde onu yücelten, statüsünü ve erkeklerle eşitliğini yükselten İslam'ın nuruyla karşılaştırdık. Dördüncü bölümde ise İslam öncesi kadının durumu ile Peygamber döneminde kadının durumu arasında yaptığım karşılaştırmanın sonuçları incelenmiştir.
  • Master Thesis
    أوضاع الأقليات الدينية في بلاد الشام في عهد صلاح الدين الأيوبي
    (2024) Şerifoğlu, Metin; Şerifoğlu, Metin
    Çalışmanın konusu sosyal tarihin önemli bir konusunu ele alıyor: Selahaddin Eyyubi döneminde Levant'taki dini azınlıkların durumu. Çalışma, Eyyubi döneminde Levant'taki azınlıkların koşullarını, özellikle de Selahaddin'in genel olarak Hıristiyanlarla, keşişlerle ve liderlerle ilişkilerinde benimsediği dini hoşgörü politikasını izliyor. Özellikle mezhepler. Çalışmada ayrıca Selahaddin Eyyubi'nin azınlıklara dayattığı mali yükümlülükler de tartışılacak. Konuda Müslümanların dini azınlıklarla birlikte yaşaması ve hoşgörüsü ile dini azınlıkların İslami Haçlı çatışmasındaki konumu ele alınacak. Çalışmada ayrıca Selahaddin Eyyubi'nin hükümdarlığı döneminde sosyal azınlıkların durumu, sosyal yapı, sosyal etkileşimin boyutu ve Müslümanlar ile azınlıklar arasındaki nüfuz ve nüfuzun tezahürleri açısından ele alınacaktır. Üçüncü ve dördüncü bölümlerde, Eyyubi dönemi Levant'ında azınlıkların tarım, sanayi ve ticaret alanları başta olmak üzere ekonomik hayattaki rolünün yanı sıra azınlıkların bilimsel ve kültürel hayattaki rolüne odaklanacağız. Araştırmada önemli sonuçlara ulaşıldı ve bunlardan en önemlileri şunlar oldu: Levant'taki Hıristiyanlar herhangi bir zulme maruz kalmadı veya varlıkları açısından gerçek bir tehlikeye maruz kalmadı veya Müslüman kardeşleri ve komşuları tarafından ritüellerini ve ibadetlerini yerine getirmekten alıkonulmadı. Daha doğrusu, onlar kendi ritüellerini ve ritüellerini uyguladılar ve Müslümanlar da bayramlarına ve etkinliklerine onlarla birlikte katıldılar, bu da onların dinlerini korumalarına izin verildiği anlamına geliyordu. Eyyubi devleti tarafından tüm hakları kendilerine verilmiş, huzur ve güven içinde yaşamışlardır. Dini azınlıklar da Eyyubi Sultanlığı'ndan aldıkları teşvik ve destek sonucunda tarımda uzmanlaşarak, toprak sahibi olarak, zanaat ve mesleklerle uğraşarak, bazılarında uzmanlaşarak ve tanınarak kendilerine özgü ekonomik faaliyetlerde bulundular. Selahaddin Eyyubi ve haleflerinin izlediği hoşgörü ve bir arada yaşama, bazı dini azınlık üyelerinin bazı ülkelerde kalmasına yardımcı oldu. Ülkede iyi oldukları işler. Bilim ve eğitim yaşamındaki rolleri ve katkılarının yanı sıra. Anahtar kelimeler: Dini Azınlıkların koşulları, Selahaddin El-Eyyubi, Levant, Haçlılar, Hoşgörü, Bir Arada Yaşama.
  • Master Thesis
    الأقليات الدينية في مدينة القدس خلال العهد العثماني 1512-1566
    (2024) Şerifoğlu, Metin; Şerifoğlu, Metin
    'Minörit meselesi, birçok çalışmada en çok ele alınan konulardan biridir; çünkü bu mesele günümüzün modern ve çağdaş dünyasında sosyal ve siyasi açıdan büyük bir öneme sahip olmuş, bu bağlamda uluslararası ve siyasi düzeyde ön plana çıkmıştır. Bu mesele, sosyal ve siyasi açıdan önemli konuları içermesi nedeniyle, modern ve çağdaş dünyada siyasi ve uluslararası hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir. Azınlık meselesi, birçok çalışmada en çok ele alınan konulardan biridir. Bu mesele, Greek siyasi ve gerek sosyal açıdan ortaya çıkardığı önemli konular nedeniyle, modern ve çağdaş dünyamızda siyasi ve uluslararası yaşam düzeyinde fazlasıyla gündeme gelmiştir. Kudüs şehri, stratejik bir konuma sahip olduğundan ve üç semavi dinin (yahudilik, Hristiyanlık ve İslam) merkezi olduğundan dolayı uluslararası politikasında büyük bir önem taşımaktadır ve bu nedenle sayısız zorluklarla karşı karşıya gelmiştir. Osmanlı devleti, Kudüs topraklarının İslami kimliğini korumuş ve çeşitli dini inançlara sahip olan halkıyla hoşgörü içinde ilişki kurmasında Kudüsün Osmanlı yönetimini kabul etmesinde büyük rol oynamıştır. Halk aynı zamanda tüm siyasi, dini ve hukuki haklara da sahipti. Osmanlı devleti onlara karşı herhangi bir siyasi, sosyal veya kültürel baskı uygulamamış, bu çeşitliliği geliştirmeye ve Osmanlı Müslüman milletini bir çatı altında tutmaya çalışmıştır. Çoğulculuğu reddeden ve kendine zıt hiçbir kültürü kabul etmeyen Orta Çağ'da bu politika bilinmiyordu. Osmanlı devleti, Orta Çağ'ın ve modern çağın tek siyasi kuruluşuydu. Osmanlı devletinin çeşitli nüfusunun doğası gereği üç semavi dini resmen tanımış, (Millet Sistemi) kurmuş ve dini azınlıkların din özgürlüğünü vurgulamıştır. Bu bağlamda, Kudüs'teki dini azınlıkların durumunu ve Osmanlı Devleti'nin onların işlerini nasıl düzenlediğini incelemek büyük önem taşımaktadır. Bu konu, giriş, beş bölüm ve sonuçtan oluşan bir çalışma ile ele alınmıştır. Birinci bölüm, Kudüs'ün dini önemini Müslümanlar ve diğer dinler açısından ele almaktadır. Ayrıca azınlık ve 'ahlak sahipleri' terimlerini tanımlamakta ve İslam devletinin bu gruplara bakışını incelemektedir. İkinci bölüm, Osmanlı'nın Kudüs'ü nasıl ele geçirdiğini, arka planını ve boyutlarını ele almakta; Osmanlıların Kudüs'e girişi öncesi şehirdeki durumu ve Osmanlıların yönetimi altında nasıl düzenlendiğini açıklamaktadır. Üçüncü bölüm, Osmanlıların Kudüs'ü yönetimi sırasında şehirde bulunan farklı dini toplulukları ve azınlıkları ele almaktadır. Dördüncü bölüm, azınlıkların ekonomik, ticari, bilimsel, vergi ve ayrıcalık durumlarına değinmektedir. Beşinci bölüm, 'ahlak sahipleri'nin sosyal durumunu ele almakta, onların giyim tarzlarından, topluluklar arası ilişkilerine, İmparatorlukla olan ilişkilerinden İspanya'nın onlara nasıl davrandığına kadar birçok yönüyle incelemektedir. Araştırma tarihsel yönteme dayanmıştır çünkü Filistin'deki dini azınlıkların zaman içinde yaşadığı olaylar dizisi, olayları sunarak (tümevarımsal ve analitik) yöntemin yanı sıra bu çalışma için tarihsel yöntemi diğer yöntemlerden daha fazla gerekli kılmıştır. Bunları eleştirmek, bunlara bir açıklama bulmaya çalışmak ve sonuç çıkarmaya çalışmak, birden fazla partiden oluşan bir toplumda yaşayan mezhepler konusu olduğundan, bu mezhepleri birbirleriyle karşılaştırarak karşılaştırmalı yaklaşımı kullanmak gerekliydi. diğer çalışma, kullanılan yönteme göre giriş, önsöz ve beş bölüm ile sonuç, Arapça ve yabancı ekler, Osmanlıca belgeler, çok sayıda üniversite tezi ve yayınlanmış makaleye ayrılmıştır. Bu çalışma, Osmanlı Devleti'nin azınlıklara hoşgörülü bir yaklaşım sergilediğini, İslam inancına sahip olmayan toplulukları da kabul ettiğini ve çeşitli dini inançların bir arada yaşamasını düzenleyen bir politika izlediğini göstermektedir. Bu politika, özellikle Ahmedî ve Selimî dönemlerinde belirginleşmiş ve dini hoşgörüyü teşvik etmiştir. Konunun önemi, İslam tarihinin önemli bir dönemine ışık tutması, bu dini azınlıkları kapsayarak ve bu azınlıkların en önemlilerini tespit ederek Osmanlı İmparatorluğu'nun Kudüs kentindeki çabalarını göstermesi de dahil olmak üzere çeşitli yönlerden vurgulanmaktadır. Mescid-i Aksa'nın Müslümanlar ve diğer dinler için öneminin öğrenilmesi ve Kudüs şehrinin sosyal, siyasi, ekonomik ve bilimsel hayatındaki rolleri. Araştırma Metodolojisi: Çalışmada, en önemlisi toplumun tüm kesimleri arasında bir arada yaşama olan azınlıkların aradurumu hakkında önemli ve doğru sonuçlara ulaşılmıştır. Osmanlı Devleti'nin başkalarını uzaklaştırmaya çalışmaması, zimmilerin Kudüs topluluğundaki yerini almaya teşvik etmiştir. Devlet, millet sistemiyle Kudüs'ün toplumsal yapısını korudu Millet sisteminin modern bir sistem olmadığını ancak Osmanlı döneminde yasallaştırılarak hukuki şartname niteliğini kazandığını ve devletin bu sayede iktidar gruplarını uzlaştırmayı başardığını belirtmeliyiz, Kanuni Sultan Süleyman sonrası dönemde Kudüs ve Filistin'deki dini azınlıklara yönelik araştırmaların daha da yoğunlaştırılması ve azınlık sorunlarının tüm boyutlarıyla ele alınması öneriliyor. Kanuni Sultan Süleyman sonrası dönemde Kudüs ve Filistin'deki dini azınlıklara yönelik araştırmaların daha da yoğunlaştırılması ve azınlık sorunlarının tüm yönleriyle ele alınması öneriliyor. Adalet ve hoşgörünün sağlanmasında Müslümanların rolüne de odaklanılması öneriliyor. Mantıklı ve adil sonuçlara ulaşmak için farklı dinler ve mezhepler arasında, Taraflardan birine veya diğerine karşı objektif veya önyargılı olmayan anlatıların aktarılmasından uzak durmak. Çalışma zimmiler, dini ho, Osmanlı İmparatorluğu'nun, siyasi ve askeri güçlerine rağmen, Müslümanların azınlıklarla ilişkilerinde ortaya koyduğu, kendisinden önce gelen hukuk kurallarına ve geleneklere bağlılığını ortaya koyuyor. Anahtar Kelimeler: Kudüs, Osmanlı İmparatorluğu, Dini Azınlıklar, Zımmiler, Dinî Hoşgörü.