Yüksek Lisans Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57
Browse
Browsing Yüksek Lisans Tezleri - Karma by Author "02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi"
Now showing 1 - 20 of 251
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 12. ve 13. yüzyıllarda Fırat Adasının alimlerinin dış tehditlere karşı rolleri(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Kadro, Narjes; Kadro, Narjes; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMedeniyet gelişimin deve toplumların ilerlemesindeki en önemli faktölerin arasına alimler ve fakihler gelir. Peygamberlerin varisi ve islamın sancağını taşıyanlar oldukları için alimler, Allah katında ve müslüman toplumda büyük bir yere sahiptir. Şayet onların fetvaları ile toplum aydınlanabilir. Müslümanların maruz kaldığı fitne ve musibetlere karşı müslümanların güvenlik çemberi ve müdafaa hattı olmuşlar. Müslümanların maruz kalıp yaşadığı en büyük sınavlardan iki vakası 490h./ 1096 m. yılında gerçekleşmiş olan Haçlı seferleri ve 616h./ 1219 m. yılında İslam diyarını savuran Moğol istilaları idi. Toplumun en önemli kesimlerinden biri olan seçkin âlimlerin tutumlarını incelemek, Fırat bölgesinin işgaline karşı tutumlarını ve zaferlerin elde edilmesi konusunda ne kadar bir katkıda bulunduğunu inceleyip netleştirmek için bu önemli konunun incelenmesini önemi yukarıdaki belirttiği malimlerin öneminden kaynaklanmaktadır. Bu konubirgiriş, altı bölüm ve en önemli bulguları içeren bir sonuçtan oluşan bu araştırma aracılığıyla incelenmiştir. Birinci bölüm, Fırat bölgesinin ve en önemli şehirlerinin tarihi özetini ve Hicrialtıncı ve yedinci yüzyıllar ile Miladi on ikinci ve on üçüncü yüzyılların önemini ele aldı. İkinci bölümde ise, Haçlı Seferleri öncesi İslâmî Doğu'nun genel durumu, Haçlı tehlikesinin Fırat bölgesindeki etkisi ve Eyyubi devletinin temellerini atan Fakih İsa el-Hakari gibi önde gelen âlimleri ve onların Haçlılara karşı cihadda kirollerini anlatmıştır. Üçüncü bölüm de araştırmacı ,Selahaddin Eyyubi'nin çağdaşı ve ilmî hareketin ilerlemesine katkıları bulunan Bahaaeddin İbn Şeddadel-Mevsilive ilk Moğol saldırıların atanık olan ve Cengiz Han'ın hükümdarlığı ve İslam ülkelerindeki Moğol ordularının hareketlerini izleyip inceleyebilen İbnü'l-Esirel Cezeri gibi Fırat Adası'ndaki alimlerin Haçlı istilasına karşı siyasi ve entelektüel konumlarını ve cihatçı rollerini açıkladı. Dördüncü bölümde, Tasavvufun ve Şiiliğin yayıldığı ve İslam dünyasının büyük bir kayıp ve dağılma içinde olduğu Moğol saldırısı öncesi İslami Doğu'nun durumu ve Fırat adasına yapılan Moğol saldırıları ele alınmıştır. Beşinci bölümde, Moğol istilaları sırasında Müslüman âlimlerin cihattaki rolü ele alınmış. Özellikle İbnü's-Salah'ın toplumdaki sapkınlıklardan ve bidatlerden kaynaklanan yozlaşmayla mücadeledeki rolü ve Şeyhel-İslam İbn Teymiyye'nin Moğollara karşı cihade etkisi açıklanmıştır. Çalışmanın son bölümü olan altıncı bölümde ise gerek fıkıh ve hadis gibi dini ilimlere olan ilgileri gerekse de medreselerin kurulmasıyla önemli bir rol oynayan Rabia Hatun ve Zümrüd Hatun gibi âlim, fakih ve muhaddis kadınlardan oluşan toplumun birkesimi incelenmiştir. Bu çalışma sayesinde, âlimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne ve yozlaşma kaynaklarından arındırmaya ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu çalışma sayesinde, müslüman topluluğun Moğollara karşı durabilmelerini uman alimlerin toplumu, toplumda yaygın olan fitne kaynaklarından arındırmaya ve onları manevi açıdan hazırladıkları ve bukonuda ne kadar hevesli oldukları anlaşılmıştır. Bu araştırmada milleti yönlendirip rehber etmek ve cihada katılıp katılmaya teşvik etmek ve İslam'ı yaymak gibi her alan da alimlerin harikulade duruşları ortaya çıkmıştır.Master Thesis 14-17. yüzyıllarda Osmanlı Devlet Yönetimi'ni etkilemiş bazı saray kadınları(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKuruluş Dönemi'nde sultanlar, kadınları devlet yönetiminden uzak tutmaya çalışmışlardır. Bu dönemde sultanlar genellikle siyasi evlilikler yapmışlardır. Güçlü kadınların varlığı devlet yönetimine zarar verememiştir. Tabi böyle bir girişimin olmadığı anlamına gelmemektedir. Kuruluş Dönemi'nde güçlü padişahların başa geçmesi kadının yönetime olan etkisini de azalmıştır. Saray kadınlarının yönetime dâhil olmaması hak ettikleri payın fazlasına sahip olmalarına sebep olmuştur. Bundan dolayı bu dönemlerde kadınlar saltanatından söz etmek mümkün değildir. Ama bu durum hanedan arasında bir iş birliğinin olmadığı manasına da gelmemektedir. Bu dönemlerde saray kadınlarının geri plana atılmaları ve kaderci tavır takınmaları eleştirilmiştir. Fatih Sultan Mehmed Han Dönemi'ne kadar siyasi evlikler devam etmiştir. Daha sonraki dönemlerde siyasi evliklere son verilmiş ve saray içinde cariyelerle ilişkilerin başlandığı görülmüştür. Bu evliliklerde kadınlar devşirilmiş, 17. yüzyıla gelindiğinde ise valide sultanlar Osmanlı sarayında ve devlet yönetiminde oldukça söz sahibi olmuşlardır. Daha sonraki dönemlerde padişahların küçük yaşta olmaları ve aklıselim olmamalarından dolayı valide sultanlar yönetimin tek sahibi olmuşlardır. Osmanlı sarayında padişah ve ailesinin bulunduğu haremde bazı dönemlerde sayıları yüzleri aşan kadınların bulunması giderlerin zamanla artmasına ve Osmanlı ekonomisinin olumsuz etkilenmesine sebep olmuştur. Haremde valide sultanların ve haseki sultanların birbirleriyle mücadele etmeleri Osmanlı Devleti'nin tarihini olumsuz yönde etkilemiştir. Şehzadelerin sancağa çıkmaması ve saray içi eğitime tabii tutulması (Kafes Sitemi) onların devlet yönetiminden bihaber olmalarına ve tecrübesiz kalmalarına sebep olmuştur. Hürrem Sultan'dan itibaren kadınlar saltanatı artış göstermiş olup bu durum Turhan Sultan döneminde son bulmuştur.Master Thesis 16. yüzyıl Osmanlı tarih yazarları ve eserlerinde Şia-Safevi algısı(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiXVI. yüzyılın en önemli dönüm noktalarından biri Safevi Devleti'nin ortaya çıkması olmuştur. Osmanlı Devletinin doğu tarafında ortaya çıkan bu siyasi güç, dönemin tarihi seyrini değiştirmiş, adeta tarihin akışına yön vermiştir. Ataları Şeyh Safiyüddin tarafından Sünni bir nitelikte kurulan Safeviyye Tarikatı, şahlık postundaki değişikliklerle bambaşka bir kimliğe bürünmüştür. Zaman içerisinde adından söz ettiren tarikat, geniş bir alana nüfuz ederek dini yönünden ziyade siyasi özellikleri ile ön plana çıkmıştır. Sünnilikten Şiiliğe temayül eden tarikat, Şeyh Cüneyd döneminde siyasallaşmış, torunu Şah İsmail döneminde ise devlet haline gelmiştir. Safevi Devleti'nin müritleri "Kızılbaş" olarak anılmış, resmi mezhebi ise "Şiilik" olmuştur. Şii nitelikte olan Safevi Devleti'nin faaliyetleri, Sünni mezhepli Osmanlı Devleti'ne ters düşmekle birlikte halk arasında karışıklığa yol açmıştır. Nitekim bu karışıklıklar geniş çaplı isyanların ortaya çıkmasına, Osmanlı için kayıplar verdirmesine yol açmıştır. Dönem içerisinde vuku bulan olaylar Osmanlı tarih yazarlarının kroniklerine de yansımıştır. Bu yansımalar aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin Şiilere ve Safevilere bakış açısını da ortaya koymaktadır. Sünni mezhebin koruyucuları olarak ayrı bir yere oturtulan Osmanlı tarih yazarlarının, Safevi Devleti'ne ve Kızılbaşlara olan bakışı hiçbir zaman olumlu yönde gelişmemiştir. Olumsuz bakış açılarını kaleme aldıkları kroniklerine de yansıtarak Şah İsmail ve müritleri için her zaman aşağılayıcı, kötüleyici ve küçümseyici tabirler kullanılmıştır.Master Thesis 18. yüzyılda Diyarbekir'de dini hayat ve kurumlar(1732-1747)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDin Ortadoğu'da sosyo-kültürel yapının şekillenmesi üzerinde son derece etkili bir dinamiktir. Esasen bu sadece Ortadoğu'nun değil, doğu kültürlerinin tamamı için geçerli bir tespittir. Dinler yerleştikleri coğrafyalarda gerek devletlerarası diplomasiyi, gerekse sosyolojik açıdan insan ilişkilerini etkilemektedir. Öyle ki dinlerin ortaya çıktığı, medeniyetin doğup uzun süre olgunlaştığı Ön Asya ve Mezopotamya toprakları, günümüzde dahi tartışma ve çatışmaların odak noktasındadır. Ortadoğu halklarının omzuna aldığı bu hassas mirasın sistemleştirilerek sürekli gündemde tutulması ve bölgeye hükmetmenin yolu olması nedeniyle din, daha uzun yıllar üzerine araştırmalar yapılabilecek tarihsel bir olgudur. Dinin bölge üzerindeki etkisi için yazılanlar XVIII. yüzyıl Diyarbekir'i içinde geçerlidir. Zira Diyarbekir bu tarihte henüz dinsel ve sosyolojik dönüşümünü sağlayamamış, XVIII. yüzyılda aldığı ve verdiği göçler, yaşadığı kıtlık ve doğal afetlerle Osmanlı Devleti'nin iktisadi ve idari anlamda gerileyişinden nasibini almıştır. Bu yüzyılda şehre gelen seyyahların seyahatnameleri, XVIII. yüzyıl Diyarbakır Şer'iyye Sicilleri ile yapılan araştırmalar, yüzyılın sonuna kadar da kentin çok inançlı ve çok dilli kültürel dokusunu koruduğunu ancak buna rağmen gelecekte kozmopolit yapısını koruyamayacağını ispat etmiştir.Master Thesis 1884-1885 Berlin Batı Afrika Konferansı Sonrasında Osmanlı Devleti'nin Afrika'daki Durumu(2024) Yelbaşı, Caner; Yelbaşı, Caner; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesidaha sonra doldurulacaktırMaster Thesis 19. YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA SİVEREK (Şehir, Mekân ve İnsan)(2017) Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu araştırmanın konusu, Osmanlı idaresinde klasik bir sancak ve kaza merkezi olan Siverek’te 19. Yüzyılın ikinci yarısındaki yönetim, şehir mekânı ve toplumsal hayatı birey odaklı olarak ortaya koymaktır. Siverek, İslam hakimiyeti öncesinden kalma, mevcut höyük şeklindeki toprak yığma kalesi, Artuklu ve Osmanlı döneminde inşa edilen, camiler, hamamlar, han, bedesten ve konakları ile özgün özellikleri olan bir Osmanlı/İslam şehridir. Bölge coğrafyası ve iklim şartlarının mekâna yansıyan fiziki yapısına uygun yaşam koşullarının şekillendirdiği düz damlı bitişik evleri, dar ve düzensiz küçeleri ve farklı dini cemaatlerin aynı sokakta oturdukları mahalleleri ile mütevazı bir şehirdir. 19. yüzyılın ikinci yarısında şehrin sosyal idari, siyasi ve toplumsal hayatı Şeri’ye sicilleri ve arşiv belgeleri temelinde araştırılmıştır. Tanzimat reformlarının ve I. Meşrutiyetin şehirdeki sosyal, idari ve adli yansımalarının yanında, genel tarih içinde sesleri ve renkleri duyulmayan (kadınlar, erkekler, esnaf, hastalar, mahkûmlar, dini cemaat mensupları) bireylerin gündelik hayatına dokunulmuş ve Siverek’in mütevazi bir evinin avlusundan, sokaklarına ve çarşısına odaklanılmıştır. Siverek, yerel güç unsurlarından sayılan aşiretlerin, çevresinde sürekli cevelan ettikleri bir coğrafya olduğundan, aşiretlerin devletle ve şehrin ileri gelenleri ve doğal liderler olan eşrafla ilişkileri bu çalışmanın önemli başlıklarındandırMaster Thesis 214 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili'nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi(2025) Akman, Ekrem; Akman, Ekrem; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmanın konusu 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nin transkripsiyon ve değerlendirilmesidir. Çalışma 214 numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri'nde 27 Zilhicce 1308/3 Ağustos 1891 ile 13 Cemaziyelevvel 1309/15 Aralık 1891 tarihleri arasında şer'iyye mahkemesine gelen daha çok aile, miras, vesayet, vekâlet, alım-satım ve tarla davalarını kapsamaktadır. Sicil defterinde Mardin'in mahalleleri, çarşıları, önemli vakıf yapıları, köyleri, nahiyeleri ve çevredeki yer adları hakkında önemli bilgiler bulunmaktadır. Transkripsiyonu yapılan defterde ayrıca ailevi problemler ve satış davalarına konu olmuş şehirde yaşayan aileler, evlerde kullanılan eşyalar ve kadınların mal varlıkları yer almaktadır. Bu çalışmanın amacı şehir tarihine önemli katkılar sağlayan mahkeme kayıtlarının transkripsiyonunun yapılarak araştırmacıların hizmetine sunulmasıdır. Böylece şehrin sosyal ve ekonomik yapısı, demografisi ve mekân gelişimi hakkında birincil kaynak olarak önemli bir katkı sunulmuş olacaktır.Master Thesis 217 numaralı Mardin Şer'iyye Sicilinin transkripsiyon ve değerlendirmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Dinç, Fasih; Dinç, Fasih; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÇalışmasını yaptığımız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicil Defteri, H.1263-1267, M.1847-1852 yılları arasında Mardin mahkemesine yansıyan kayıtları ihtiva etmektedir. Ankara Milli Kütüphanede 7149 mikro film numarası ile kayıtlı olan sicil aynı zamanda Mardin Artuklu Üniversitesi Kütüphanesinde de bulunmaktadır. Sicilimizde ki kayıtlar çeşitlilik göstermekle birlikte ekseriyetle sosyal konular olan aile yapısı, evlilik, boşanma, tereke ve mehir gibi hükümleri oluştururken, Tanzimat uygulamaları çerçevesinde yeni kurulacak olan idari yapıya dair merkezden gönderilen ferman, emirname ve görevlendirme kayıtlarına dair belgeler de bulunmaktadır. Ekonomik hayata ilişkin de önemli bilgiler içeren sicil defteri; tevzi vergi kayıtları, miras, vakıf, alım-satım, şehirde yapılan harcamalar ve narh hükümleri gibi içerikleri de ihtiva etmektedir. Çalışmamız 217 Numaralı Mardin Şer'iyye Sicili Defterinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesinden oluşmaktadır. Değerlendirmede sicilde geçen hükümler ışığında Mardin'in 1847-1852 yılları arasında sosyal ve ekonomik yapısına ışık tutan hükümlerin her ne kadar mahkemece kaydı yapılmış olsa da söz konusu hükümlerin tarihsel bağlama oturtulması için araştırma kaynaklarına da başvurulmuştur.Master Thesis 577 (3774) numaralı Diyarbekir şer'iyye sicili (Değerlendirme ve transkripsiyon)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Bilgin, Feridun; Bilgin, Feridun; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiŞer'iyye sicilleri, Osmanlı tarihinin aydınlatılması açısından birincil kaynaklardır. Bilhassa, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, dinî ve siyasî birçok konunun aydınlatılması amacıyla bu defterlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Çalışmamıza mesned teşkil eden 577 Numaralı Diyarbakır Şer'iyye Sicili defteri XIX. asrın son çeyreğindeki mahkeme kayıtlarını ihtivâ etmektedir. 577 numaralı defter 16 varak ve 68 hükümden oluşmaktadır. Defterdeki en erken tarihli hüküm 1135 (1723) tarihlidir. En son ise, 1269 (1853) tarihli hüküm yer almaktadır. Defterdeki hükümler çoğunlukla verâsetle ilgili olmasına rağmen, evlilik, boşanma, yol tamiri ve başka şehirlere göçler, yaralama ve gasp suçlarına ilişkin mehkeme kararları da yer almaktadır. Bu kararlar, dönemin sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel yaşamına ışık tutmaktadır.Master Thesis A Philosophical Approach To Environmental Problems: an Analysis From the Perspective of Deep Ecology(2025) Aslan, Sıracettin; Aslan, Sıracettin; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu tez, insanın başlangıçta doğayla uyum içinde yaşadığını; ancak zamanla çevresini dönüştürmesiyle bu ilişki biçiminin bozulduğunu ileri sürmektedir. Bu dönüşümle birlikte insan merkezli yaklaşımın zamanla egemen hale gelmesi, çevresel krizlerin temelinde yatan en önemli etkenlerden biri olmuştur. Bu çalışma, çevre sorunlarının felsefi arka planını inceleyerek, insan merkezli anlayışın doğa ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerini tartışmakta; buna karşılık olarak ekolojinin sunduğu etik ve felsefi çözüm önerilerini ela almakta ve değerlendirmektedir. Tezin birinci bölümde, çevre felsefesinin temel kavramları ve çevre sorunlarına yönelik etik yaklaşımlar ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Rachel Carson'ın Sessiz Bahar adlı eseri üzerinden çevresel farkındalığın gelişimi incelenmiş, ardından Aldo Leopold'un Toprak Etiği yaklaşımıyla derin ekoloji çalışmalarına yönelik katkısı ortaya konmuştur. Arne Naess'in derin ekoloji kuramı, sekiz temel ilkesi ve 'ekosofi' kavramı çerçevesinde açıklanmış; sığ ve derin ekoloji ayrımı detaylı bir biçimde değerlendirilmiştir. Ayrıca bu bölümde, Spinoza'nın doğa anlayışı ile derin ekoloji arasında kurulabilecek düşünsel paralellikler tartışılmıştır. Üçüncü bölümde insan merkezci yaklaşımın tarihsel gelişimi ele alınmış ve bu yaklaşımın çevre krizindeki rolü irdelenmiştir. Bu doğrultuda, çevre merkezli etik yaklaşıma geçişin gerekliliği vurgulanmıştır. Ayrıca, çevre sorunlarının temelinde 'kutsal'ın doğadan arındırılması düşüncesinin yer aldığı ifade edilmiş ve bu görüş Seyyid Hüseyin Nasr'ın özelinde incelenmiştir. Tezin son bölümünde ise derin ekolojiye yönelik teorik ve içeriksel eleştiriler analiz edilmiş; bu eleştirilerin dayandığı varsayımlar ile bakış açılarındaki farklılıklar ayrıntılı bir şekilde ortaya konmuştur. Bu çerçevede, çalışmanın amacı, yalnızca doğaya yönelik bir duyarlılık geliştirmek değil; aynı zamanda insanın kendi varoluşsal konumunu, çevreyle olan ilişkisini ve evrendeki yerini yeniden düşünmesini sağlayacak felsefi bir zemin oluşturmaktır.Master Thesis A Review on Mihriban İnan Karatepe's Stories(2025) Kanter, Beyhan; Kanter, Beyhan; 02.15. Department of Turkish language and Literature / Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi2000 sonrası öykü yazarları arasında yer alan Mihriban İnan Karatepe, yayımlanmış dört öykü kitabı ve kitaplaşmamış 11 öyküsüyle üretken bir yazardır. Karatepe'nin öykülerinde kadın erkek ilişkileri, çocukluk ve çocuk bakışı, ölüm, aşk, ayrılık, yalnızlık, yabancılaşma ve yozlaşma, yüzleşme hesaplaşma, açlık, yoksulluk gibi pek çok tema irdelenir. Bireyi anlattığı öykülerinde toplumsalı, toplumsal olanda bireyi ele alan yazar içinde yaşadığı toplumun aynası olur. Ağırlıklı olarak kadın karakterlerle çocuk karakterlere yer veren Karatepe'nin öykülerinde gözlemlerine, yaşam tecrübesine dayanan öyküler yazdığı görülür. Kadını ve çocukları öykülerinde yoğun olarak ele alan yazar, kadın duyarlılığı ve büyüklerin dünyasına çocuk bakışıyla kendine özgü bir öykü evreni inşa eder. Öykülerinde yer alan kişiler kusur ve zaaflarıyla birlikte ele alınır. Karatepe, iki sayfayı geçmeyen kısa öyküleriyle yoğunluklu ve derinlikli öyküler yazar. Bireyin yaşadığı an'a yoğunlaşan yazar Çehov tarzı durum öykücülüğüne yakındır. Olaydan çok karakterin yaşadığı değişimi, çelişki ve tutarsızlıkları iç dünyaları üzerinden göstermeye çalışır. Onun öykülerinde zaman genellikle kronolojisi bozularak verilir. Mekân da kişilerin iç dünyasını aydınlatmaya yarayan unsurlarıyla dikkatlere sunulur. İlk öykü kitabından itibaren anlatma problemine odaklanan yazar, öykünün imkânlarını genişletmek için yenilik ve arayışlar içindedir. Bu bağlamda postmodernizmin anlatım tekniklerine başvuran yazar özellikle üstkurmaca ve metinlerarası ilişkilerinden yararlanır. Çeşitli dil oyunlarına da başvuran Karatepe, dili kullanmada titizlik gösterir. Karatepe de her yazar gibi içinde yaşadığı toplumun bir parçası ve aynası olduğundan onun öykülerine yansımış her olgu aynı zamanda insanla ilgilidir. Karatepe'nin öyküsünün kaynaklarını, içine doğduğu toplumu anlama arayışını tespit etmek aynı zamanda sosyal, kültürel ve tarihsel birikimi değerlendirmek, hayatın bütün alanlarında insanın toplumsal ve tarihsel köklerini aramakla aynı anlama gelmektedir. Bu çalışmada Karatepe'nin öyküleri yapı ve tematik açıdan incelenmiş; öykülerinde postmodernizmin yansımaları ile dönemin izleri açıklanmıştır.Master Thesis A.Giddens sosyolojisinde gündelik hayatın inşası(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Yücedağ, İbrahim; Yücedağ, İbrahim; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiSosyoloji geleneğinin yenilikçi ve özgün teorisyenlerinden A.Giddens, sosyoloji bilimine önemli katkılar sunmuştur. Klasik ve çağdaş teorisyenlerin eksik bıraktığı ve görmezden geldiği noktalara sentezci, analitik ve uzlaşımcı bir bakış açısıyla yaklaşan Giddens, başta toplum analizi ve toplumsal dönüşümlere katkısı bağlamında teorisinin ana hatlarını oluşturmuştur. Bu oluşumun devamında, pozitivist-hermeneutik açılımları, yapı-fail ikilemi ve yapılaşma teorisi önemli katkılar sağlamıştır. Sosyoloji disiplinin bir alt dalı olan gündelik hayat sosyolojisi, Giddens'da gündelik hayat sosyolojisinin gerçekliği ve bu gerçekliğin modernlik algısıyla ilişkiselliği, çalışmanın ana çerçevesini oluşturmaktadır. Son olarak gündelik hayat sosyolojisinde yapı-eylemin yerleşkesi ve kazanımları çalışmanın anlam ve bütünlüğüne uygun olarak tartışılmıştır. Bu çalışmada, Giddens teorisinin ana hatları ve gündelik hayat sosyolojisinin inşası, gündelik hayat sosyolojisinin kavramsal temelleri kapsamında anlamlandırılarak sosyolojik bir okumaya tabii tutulmuştur.Master Thesis Abdurrahman Şeref Efendi tarihi'nde Osmanlı Devleti'nin ilk yüz yılı (1300-1400): Osmanlı hanedanının kökeni, fetret devri ve siyaseten katl meselelerinin değerlendirilmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Gümüş, Ercan; Gümüş, Ercan; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nde Tarih bilimi, devlet kademesinde kurumsallaştırılarak siyasi-politik bir hüviyet kazanmıştır. Bu kurumda görev alacak "tarihçi" memurlar devlet bürokrasisi tarafından görevlendirilirdi. Bu tarihçilere malum olunduğu üzere "Vakanüvist/vak'anüvis/vakanüvis" denilmiştir. Vakanüvislik bir kurum olarak tarihi süreç göz önünde bulundurularak etraflıca incelenmiştir. Osmanlı vakanüvislerinin isim listesi verilmiş ve bazı vakanüvisler hakkında özet bilgiler verilmiştir. Osmanlı'nın son vakanüvisi Abdurrahman Şeref Efendi'dir. Abdurrahman Şeref Efendi ve eserini konu alan bu çalışmada yazarın hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmiştir. Çalışmada, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinin medhal kısmının son alt başlığı olan "Osmanlıların Evail-i Ahvali" ve "Birinci Bab'ın günümüz latin harflerine transkribi yapılmıştır. Ancak bir bölüme de tartışmalar ilave edilmiştir. Bu bağlamda, Osmanlı hanedanının kökeni meselesi veya başka bir ifade ile menşei meselesi, Ankara Savaşı ile Savcı Bey Vakası bağlamında Osmanlı Devleti'nde siyaseten Katl meselesi problem olarak eklenmiştir. Bundan hareketle, Abdurrahman Şeref Efendi'nin "Tarih-i Devlet-i Osmaniyye" adlı eserinde bu hususlara ait malumat ve çağdaş kaynakların değerlendirmeleri esas alınmıştır. Kökene dair tartışmaların yazarın eserinde geniş bir yer tutmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum ise, muhtemelen ya mezkur konunun eserin kaleme alındığı dönemde tartışmaya değer görülmemesinden ya da yazarın ilgisizliğinden kaynaklanmaktadır. Çalışmada ele alınan ikinci tartışma konusu, devletin fetret devrine girmesine neden olan ve Abdurrahman Şeref'in "tezelzül" diye isimlendirdiği Ankara Savaşı'dır. Bu konuda yazarın derinlemesine verdiği bilgiler ışığında bir takım değerlendirmelerde bulunulmuştur. Üçüncü tartışma konusu ise Savcı Bey Vakası ekseninde siyaseten katl meselesidir. Bu bağlamda siyaseten katl meselesi bir çok boyutuyla ele alınmıştır. Dolayısıyla tezde ele alınan hususlardan biri olan Osmanlı hanedanının kökeni meselesi Abdurrahman Şeref Efendi tarafından kısaca ele alınmıştır. Diğer husus olan Ankara savaşı ise kaynak eserde uzun uzadıya ele alınmıştır ve araştırmacılara doyurucu bilgiler sunmaktadır. Siyaseten katl meselesi ise Abdurrahman Şeref Bey tarafından Savcı Bey vakası başlığı altında ele alınmış ve olay özet olarak incelenmiştir.Master Thesis Aday öğretmenlerin eğitim hakkına ilişkin algılar(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2017) Beltekin, Nurettin; Beltekin, Nurettin; 02.04. Department of Educational Sciences / Eğitim Bilimleri Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada eğitim hakkı algısı ve eğitim hakkı ihlalleri saptanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın evreni 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılında Mardin Artuklu Üniversitesi'nde pedagojik formasyon eğitimi alan 181'i kadın, 139'u erkek toplam 320 aday öğretmendir. Nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak geliştirilen yazılı görüşme formu kullanılmıştır. Veriler analiz edilerek verilen cevaplan gruplandırılarak frekansları tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda aday öğretmenlerin çevrelerinde gördükleri yada yaşadıkları eğitim hakkı ihlalleri belirlenmiştir.Master Thesis Adorno'da mutlu yaşam ve kültür ilişkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Aladağ, Fatma; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Aydınlanma dönemiyle birlikte toplumsal anlamda yaşanmış ve yaşanabilecek olan sorunları Adorno'nun ahlak felsefesi bağlamında ortaya koymaktadır. Burada Adorno'nun şahit olduğu Auschwitz olayı sonrasındaki yaşamda ahlaki ve kültürel değerlerin, kültür endüstrisi tarafından yeniden biçimlendirilip topluma sunulduğu ve toplumun da sunulan vaatleri sorgulamadan kabul ettiği tespit edilmiştir. Bu bakımdan kültür endüstrisi tarafından yürütülen modern dünyada, özgürlüğün yeniden elde edilebilmesi için Adorno'nun bireye önerdiği kurtuluş yollarının açıklanması amaçlanmıştır. Çalışmada, Adorno'nun ahlak felsefesi bağlamında modern yaşam içerisinde sorunlu bir konu haline gelen ahlaki yaşamın imkânı irdelenmiş ve bu imkânın Adorno'nun önerdiği şekilde bilinçli bireylerin sayılarının arttırılıp modern dünyaya karşı geçmişin sorunlarını geleceğe aktarabilen önemli sanat yapıtları üretmeleri ile mümkün olabileceği konusu yazarın eserlerinden yola çıkarak aktarılmıştır. Bu bağlamda değişen ve gelişen bir dünyada sanat yapıtlarının Adorno'nun düşüncesindeki kadar masum bir dinamikliğe sahip olmadığı fikri ve bütünün yanlış olduğu düşüncesini savunan Adorno'nun sanat konusundaki çelişik düşünceleri göz önüne alınarak bütün içerisinde biçimlenen sanat eserlerinin gerçekliği tam anlamıyla yansıtmadığı düşüncesi savunulmaya çalışılmıştır.Master Thesis Ahmet Hilmi Koğî'nin er-Resâilu'l-hams adlı eserinin tahkik ve tahlili(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Gemi, Ahmet; Gemi, Ahmet; 02.02. Department of Arabic Language and Literature / Arap Dili ve Edebiyatı Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu tezimizde, çalışmanın konusunu birçok ilimde olduğu gibi nahivde derin maharete sahip bir âlim olan ve bölgemizde yetişmiş önemli şahsiyetlerden biri olup kadim eserleri el yazma olarak kaleme almada mahirdir. Bu çalışma aynı zamanda, müellif, müderris ve molla olan Ahmet Hilmi Koğî'nin adlı nahiv ilmiyle alakalı telif ettiği "er-Resâilu'l-hams" eseri tahkik ve tahlil edilmiştir. Üç bölümden oluşan tezimizde gayemiz, "er-Resâilu'l-hams" ile ilgili eseri ilim dünyasına tanıtmak ve buna benzer çalışmalara bir katkıda bulunmaktır. "er-Resâilu'lhams" adlı eserimiz giriş ve üç bölümden meydana gelmektedir. Giriş kısmında araştırmanın gayesi, önemi, yöntemi ve kaynakları ele alınacaktır. Birinci bölümde Ahmet Hilmi Koğî'nin hayatı, eserleri, edebi şahsiyeti ve tez konumuzu oluşturan "erResâilu'l-hams" adlı eser hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümde eserin tahlil ve tenkidi yapılmıştır. Üçüncü bölümde de eserin tahkikli metni ve sonuç, kaynakça, görüşmeler ve ekler bulunmaktadır.Master Thesis Ali Şeriati'de varoluşçuluk düşüncesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Aras, Hüseyin; Cengiz, Yunus; Cengiz, Yunus; 02.06. Department of Philosophy / Felsefe Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiŞeriati eserlerinde, varoluş ve öz, kendilik bilinci, yaratma, yalnızlık, kendine bırakılmışlık, özgürlük, isyan, insanı tutsak hale getiren unsurular gibi varoluşçu literatürde yaygın olarak karşımıza çıkan kavramları ele almakta ve bu konulardaki görüşlerini açıkça dile getirmektedir. Bu çalışmanın amacı, Ali Şeriati'nin varoluşçu literatürle ilişkisini ortaya koymaktır. Giriş ve iki bölümden oluşan bu çalışmanın birinci bölümünde Şeriati'nin ele aldığı varoluşçu temalar ele alındı. Şeriati varoluşçulara karşı eleştirel davranmaktadır. Ancak bu tavrı onun varoluşçu olmadığı anlamına gelmez. Nitekim Şeriati de insanın bir "beşer" bir de "insan" tarafının olduğunu söylemektedir. Buna göre. "Beşer" insanın fizyolojik tarafını ederken "insan" ise sınırlı olmayan tarafını ifade etmektedir. Beşerin öncesinde bir özü vardır. Ancak insanın özü ise sadece insanın seçimleri tarafından belirlenmektedir. İnsan; kendilik bilinci, özgürlük, yaratma ve yalnızlık sayesinden özünü yaratabilir. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise insanı tutsak hale getiren unsurlar ve onlardan kurtulabilme yolları üzerinde duruldu. Şeriati'ye göre doğa, toplum ve tarihi determinist bir şekilde yorumlamak onları birer zindan hale getirir. Kaldı ki bilim yoluyla onların belirleyiciliği en aza indirilebilir. Ancak diğer bir tutsak hali olan kendiliği ise bilimle aşmak mümkün değildir. Kendilik zindanı ancak din, aşk, irfan ve sanatla aşılabilir. Bu şekilde insan özgürlüğüne kavuşabilir.Master Thesis ALMAN ORYANTALİZMİ: CARL HEINRICH BECKER VE MARTIN HARTMANN ÖRNEĞİNDE OSMANLI TOPLUM VE SİYASET SÖYLEMİ(2018) Avcı, Remzi; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi19. yüzyılın sonlarında Almanların Doğu’yu siyasi olarak keşifleri ile tarihsel olarak kendi içerisinde filolojik bir gelenek yaratan Alman oryantalizmi disiplinleşme sürecinde antropoloji, etnoloji, hukuk ve siyaset bilimleri ile ilişki kurarak sosyo-kültürel çalışmalara yönelmiştir. Almanya’da Doğu çalışmalarının kültürel konsepte eğilimini İslam bilimlerinin kurucusu olarak anılan Carl Heinrich Becker (1876-1933) yönlendirirken Martin Hartmann (1851-1918), modern Doğu’nun Alman oryantalizminin temel bir parçası olmasını sağlamıştır. Alman sömürgeciliğinin başlaması ile beraber Fransa ve İngiltere örneklerinde olduğu gibi Doğu bilimlerinin uygulanabilirliği meselesi oryantalist bilgi ile siyasetin kesişmesine yol açmıştır. Bu yeni konsept ortaya Becker ve Hartmann’ın öncülük ettiği Doğu’yu merkeze alan dergi, kurum ve metinlerden oluşan somut bir şey çıkarmıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak 19. yüzyılın sonlarından I. Dünya Savaşı’na kadar bir taraftan Alman oryantalizminde Osmanlı Devleti ve İslam ile ilgili çalışmalar artarken diğer taraftan da bu çalışmalar ideolojik ve siyasi bir boyut kazanmıştır. Bu çalışma, Almanların oryantalizme kattıkları ideolojik ve siyasi boyutun sınırlarını Becker ve Hartmann örneğinde Osmanlı toplum ve siyaset söylemi üzerinden izah etmeye çalışmaktadır. Metinleri ve aktiviteleri ile Becker ve Hartmann’ın özellikle I. Dünya Savaşı’nın başlaması ile iktidar üzerindeki etkisine ve onların ne oranda etkiye maruz kaldıklarını bu çalışma tartışmaya açmaktadır. Geçişkenlikler ve karşıtlıklar üzerinden inşa edilen bu çalışma, Kaiser II. Wilhelm’in 1888’de iktidara gelmesinin ardından 1918’de savaşın bitişini içine alan süre ile sınırlandırılarak metin üretiminin en yoğun olduğu 1900- 1918 yılları arasına odaklanmaktadırMaster Thesis Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları(2024) Bozkurt, Abdülbaki; Bozkurt, Abdülbaki; 02.14. Department of History / Tarih Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesi'Amid'te Bir Türkmen Beyliği Yinaloğulları (1098-1183)' adlı bu çalışmada, ilk olarak Yinaloğulları Beyliği'nin hâkimiyet sahasına karşılık gelen Amid, Eğil ve Yemame Kalesi'nin tarihî coğrafyası ele alınmıştır. Ardından Yinaolğulları öncesi Amid ve yakın çevresinin geçirdiği siyasi aşamalara kısaca temas edildikten sonra, asıl konumuz olan Yinaloğulları Beyliği'ne geçilmiştir. İlk olarak Yinal ismi üzerinde durulmuş, ayrıca kaynaklarda beyliğin kurucuları ve ilk beyleri olarak geçen Sadr ve Yinal el-Türkmanî'nin tarih sahnesinde belirmeleri, özellikle Suriye Selçukluları içerisideki iktidar mücadelesiyle Amid şehrini ele geçirmeleri anlatılmıştır. Daha sonra beyliğin bölgede yükselişi, Vezir Nisan adında bir şahsın elinde çöküşü ve nihayetinde Eyyûbîler hükümdarı Selahaddin Eyyûbî tarafından Amid'in zaptı ile beyliğin yıkılışı gibi devrin siyasi hadiseleri işlenmiştir. Bununla birlikte bölgenin iktisadî yükselişinin Amid ve çevresine müspet neticeleri olmasından dolayı bu dönemde Yinaloğullarını merkeze alarak bölgedeki sosyal ve iktisadî faaliyetlere ayrı bir bölüm açılmıştır. Her ne kadar bu beylikten günümüze çok az maddi kalıntı intikal etmişse de bu dönemde kapsamlı bir şekilde onarımdan geçen Amid Ulu Camii, Kale Camii ile Hz. Ömer Camii gibi mimarî eserler, Yinaloğulları devrinin güzel hatıraları olarak bugün ayakta durmaktadır. Çalışmada da sözü edilen bu eserlerin yapısal ve mimari özelliklerine değinilmiştir. Anahtar Kelimeler: Ortaçağ, Selçuklular, Yinaloğulları, el-Cezire, AmidMaster Thesis Anadilini Kürtçe Olarak Belirten Üniversite Öğrencilerinin Etnik Kimlik Oluşumunda Sosyal Medyanın Etkisi: Dicle Üniversitesi ve Mardin Artuklu Üniversitesi Örnekleri(2024) Yıldırım, Serdar; Yıldırım, Serdar; 02.12. Department of Sociology / Sosyoloji Bölümü; 02. Faculty of Letters / Edebiyat Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGelişen ve yaygınlaşan sosyal medya platformları, milyonlarca kullanıcıya ulaşarak sosyal bilimlerde yeni bir araştırma alanı haline gelmiştir. Sosyal medya platformlarının işlevleri ve kitleleri harekete geçirme potansiyeli nedeniyle, bu platformlar yeni toplumsal mekânlar olarak değerlendirilmektedir. Toplumsal mekânlar, bireyler arası ilişkileri, kültürel ve toplumsal dinamikleri etkileyebildiği gibi bireylerin etnik kimlik algılarını da etkileyebilir. Bu bağlamda, günlük hayatımızda önemli bir yer edinen sosyal medya platformlarının bireylerin etnik kimlik algılarına etkileri araştırma konumuzu oluşturmaktadır. Araştırma nicel bir araştırma olup Mardin Artuklu Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi'nde okuyan ve anadili Kürtçe olan öğrencilerle anket tekniği ile yapılmıştır. Çalışma, katılımcı öğrencilerin etnik kimlik ve sosyal medya pratikleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Bu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek amacıyla, katılımcılara etnik kimlik, sosyal medya kullanım amaçları, sosyal medyada kullandıkları dil, sosyal medya içerikleri ve siyasal görüşleri ile ilgili sorular yöneltilmiştir. Elde edilen veriler kategorize edilerek, Mardin Artuklu Üniversitesi ve Diyarbakır'da bulunan Dicle Üniversitesi'nde okuyan, anadili Kürtçe olan öğrencilerin etnik kimlik oluşumunda sosyal medyanın etkisine dair genel bir profil oluşturulmuştur. Bulgularımıza göre MAÜ'de kendini Kürt olarak tanımlayan katılımcılardan Kürtçeyi çok iyi bildiklerini belirtenlerin oranı %82.86 iken DÜ'de bu oran %55.08'tir. Bu veriler, başka kuruluşların sahada Mardin (%80.2) ve Diyarbakır'da (%64.4) Kürtçenin kullanımıyla ilgili yaptıkları tespitlerde uyumludur. MAÜ ve DÜ'de, Kürtçeyi çok iyi bildiklerini belirten katılımcıların %37.5'inin genellikle sosyal medyada kültürel kimlikleriyle ilgili paylaşımlar yaptıkları, %20'sinin yalnızca tarihsel veya özel günlerde, %25'inin çok nadir paylaşım yaptıkları ve %17.5'inin ise hiç paylaşım yapmadığı tespit edilmiştir. Katılımcıların genelinde sosyal medyada etnik kimlikleriyle ilgili paylaşımlar konusunda siyasi ve hukuki endişeler olduğu, 'fişlenme' kaygıları taşıdıkları görülmüştür. Katılımcıların yaklaşık yüzde sekseni etnik kimlik oluşumlarında aileyi başat faktör olarak görmektedir. Sosyal medyanın etnik kimliğin oluşumunda etkili olduğunu düşünenlerin oranının iki üniversitede (DÜ %17.4 ve MAÜ %45.7) farklı olduğu görülmüştür. DÜ'deki oran oldukça düşük kalmıştır. Çalışma, bunun sebebinin siyasal yönü ağır basan bir kent olan Diyarbakır'da etnik kimlikle ilgili dijital paylaşımların 'fişlenme' kaygıları nedeniyle az olmasına bağlamaktadır. Sosyal medyada az görünen kimliğin etkisi de az olmaktadır. Mardin'de ise hem şehrin daha küçük olması hem de siyasallaşmanın daha az olması nedenleriyle sosyal medyanın etkisinin daha yüksek olduğu düşünülmektedir. Anahtar Sözcükler: Mardin Artuklu Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Kürt kimliği, Etnisite, Sosyal Medya Anahtar Sözcükler: Mardin Artuklu Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Kürt kimliği, Etnisite, Sosyal Medya