Yüksek Lisans Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57
Browse
Browsing Yüksek Lisans Tezleri - Karma by Author "04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi"
Now showing 1 - 20 of 54
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 17. yüzyıl şer'iyye sicillerinde 1 no'lu muhasebe defterine göre İstanbul ve çevresinde para vakıfları (1633-1634)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Çuhadar, Pınar; Çuhadar, Pınar; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nin iktisadi ve içtimai hayatının her alanında varlığını sürdüren vakıflar, devletin hukuki ve şer'i yapısı temelinde uzun yıllar faaliyetlerini icra etmişlerdir. Osmanlı'nın kuruluş yıllarından itibaren işlerliklerini sürdüren vakıflar, devletin büyümesine paralel olarak gelişme göstermiştir. Nitekim Osmanlı Devleti, kendisinden önce de var olan vakıf müessesesini etkili bir şekilde uygulamıştır. Bu durumun neticesi olarak vakıfların bir türü olan para vakıfları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Şer'iyye sicillerinde yer alan 1 No'lu muhasebe defterinden hareketle 1633-1634 yıllarında İstanbul'da faaliyette bulunan vakıfların ekonomik ve sosyal faaliyetleri irdelenmiştir. Bu çerçevede; vakıfların ekonomik ve sosyal hizmetleri tablolar vasıtasıyla kapsamlı bir şekilde aktarılmıştır. Çalışmada, para vakıflarının elde ettiği gelirler ve yaptığı giderler hakkında bilgilere verilmiştir; vakıfların ekonomik bağlamda kişilere verdikleri borç para ve toplam miktarı da gösterilmiştir. Muhasebe defterlerinden elde edilen veriler ışığında vakıfların temel gelir kaleminin murabaha olduğu; en çok harcama yaptığı giderlerin ise kendi bünyesinde istihdam ettiği görevlilerinden oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen muhasebe defterinde en çok dikkat çeken bulgu sosyal hizmet bağlamında gerçekleşen yardımların az olduğudur. Bununla birlikte incelenen vakıfların toplumun her kesimden kişilere borç para verdiği de tespit edilmiştir. Bu durum, para vakıflarının Osmanlı toplumunun refah düzeyi açısından ne kadar önemli ve etkili bir kurum olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Master Thesis 6 February 2023 Disaster Management in Public Institutions After Kahramanmaraş Earthquakes: Example of Mardin Province(2025) İnan, Cemil; İnan, Cemil; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiDoğal afetler içerisinde en yıkıcı, en can alıcı, en tahrip edici afetin deprem olduğunu söylemek mümkündür. Deprem afeti, can ve mal kayıpları ile yaralanmaların yanı sıra, bina, yol, köprü, baraj, elektrik santralleri gibi yapılarla, kanalizasyon, gaz ve su hatları gibi şehirlerin alt yapısında çok ciddi ekonomik zararlara da neden olmaktadır. Böylesi büyük ve geniş çaplı tahribatlar doğurabilen deprem afetleri karşısında kamu kurumlarının bu afet durumunu yönetebilme kabiliyeti büyük önem taşımaktadır. Bu araştırmanın konusu; Kahramanmaraş depremleri sonucu Mardin İlindeki beş kamu kurumunun gerek Mardin İlinde, gerekse afet bölgesinde hem deprem sırasında, hem de deprem sonrasında faydalı, yeterli, eksik ve yanlış bulunan işleyişlerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada nitel araştırma yöntemi uygulanmıştır. Veri toplama yöntemi olarak yarı yapılandırılmış mülakat tekniği kullanılmıştır. Toplanan veriler, betimsel ve içerik analizine tabi tutularak yorumlanmışlardır. Depremden, başta çocuklar ve kadınlar ile desteğe muhtaç yaşlı ve hastalar daha çok etkilenmişlerdir. Afetzedeler, mevsimin kış olması nedeniyle başta ısınma olmak üzere; su, tuvalet, banyo, elektrik gibi imkânlara çok zor koşullarda erişebilmişlerdir. Araştırmanın sonunda, elde edilen bulgulardan yararlanılarak Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) müstakil bir Bakanlığa dönüştürülmesi, belediyelerde afet birimlerinin kurulması, arama-kurtarma çalışmaları bitmeden hasar tespit çalışmalarına başlanılmaması gibi bir takım öneriler sunulmuştur.Master Thesis Antroposen Çağı'nda Paris İklim Anlaşması: Çin ve Türkiye üzerine bir değerlendirme(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAntroposen Çağı insan faaliyetlerinin jeolojik katmanlarda değişiklikler yarattığı; yani insanın jeolojik bir faile dönüşerek yerküre sistemini ve iklimi etkileyen fakat resmi olarak henüz kabul edilmemiş bir dönemdir. Fosil enerji kullanımının, nüfus artışının, arazi kullanım değişikliğinin, ekonomik büyümenin, ulaşımın, yapılaşmanın, modern tarımın, kentleşmenin hızlanması gezegenin yaşadığı tahribatı da hızlandırmıştır. Bu faaliyetler sonucunda atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının miktarı son 100 yılda hızla artmış ve küresel bir sorun olan iklim krizi ortaya çıkmıştır. İklim krizini önlemek ve etkilerini azaltmak için 2015 yılında 195 +2 ülkenin katılımıyla Paris İklim Anlaşması imzalanmış ve küresel sera gazı emisyonlarının %55'ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, anlaşma 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar, Sanayi Devrimi öncesine göre, 2 derecenin altında, mümkün olduğunca 1,5 derecede sabitlemeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla anlaşmayı imzalayan ülkelerden sera gazı emisyonlarını azaltmaları, heterojen yenilenebilir enerji kaynakları kullanmaları, iklim krizine karşı uyum politikaları geliştirmeleri ve karbon yutak alanlarını arttırmaları istenmektedir. İmzacı ülkeler ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesini dikkate alarak Ulusal Katkı Beyanlarını hazırlayıp BMİDÇ Sekretarya' ya sunmaktadırlar. Çalışmada Çin ve Türkiye'nin ekonomik büyüme kaynakları, toplam CO2 emisyonları, kişi başına düşen CO2 emisyonları, toplam CO2 emisyonlarının enerji fosil yakıtlara ve sektörlere dağılımı, yenilenebilir enerjinin enerji görünümü içindeki payı, ormanlık alanları, işsizlik oranları incelenerek 2030 yılı için taahhüt ettikleri Ulusal Katkı Beyanlarına ulaşıp ulaşmayacakları, ulaşmak için neler yapmaları gerektiği ve anlaşmayı imzaladıktan sonra gerçekleştirdikleri değişimler ortaya konmaya çalışılmıştır. Araştırmada literatür taraması, grafik, tablo ve veri analizleri kullanılmıştır.Master Thesis Arap Baharı sürecinde insan hakları bağlamında Türkiye'nin Suriye politikası (2011-2019)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Acar, Necmettin; Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOtoriter rejimler, 2010 yılının sonlarında Ortadoğu'da başlayan sokak hareketlerini şiddet yoluyla bastırmak istemiştir. Bu durum başta Suriye olmak üzere birçok Ortadoğu ülkesinde başlayan sokak hareketlerinin büyüyerek iç çatışmalara dönüşmesine sebep olmuştur. Olaylardan etkilenen en önemli kesim şüphesiz sivil halk olmuştur. Suriye'de binlerce insan hayatını kaybederken milyonlarcası ülke içi ve dışında yer değiştirmek zorunda kalmıştır. Bu olaylar incelenirken genelde güvenlik, ekonomi ve siyasi odaklı çalışmalar yapılırken insan hakları odaklı yaklaşımların eksik kaldığı görülmüştür. Bu çalışmada Arap Baharının başladığı 2011 yılından 2019 yılına kadar geçen süreçte Türkiye'nin Suriye politikası insan hakları bağlamında incelenmiştir. Uluslararası kamuoyunun Suriyede yaşanan insani krizlere olan yaklaşımı, Koruma Sorumluluğu (Resposibility to Protect) kavramsal çerçevesi bağlamında ele alınmıştır. Bu noktada küresel güçlerin pasif kaldığı ve söylemden öteye geçmedikleri görülmüştür. Darfur Krizi, Libya müdahalesi gibi somut olaylar incelenerek küresel güçlerin insani anlamda sorumluluk üstlenmedikleri hatta insani krizlerden sorumlu oldukları anlaşılmıştır. Buna karşılık Türkiye'nin insan hakları bağlamında yaptığı çalışmalar, dış politika kararları, insani politikaları, yaşanan krizler karşısında hazırlanan mevzuatlar ve uluslararası alanda ortaya koyduğu tavır neticesinde önemli bir rol üstlendiği görülmüştür. Türkiye, izlediği Suriye politikasının yalnızca ekonomik, siyasi ve güvenlik kapsamında değil, özellikle insan hakları merkezli olduğunu somut örneklerle ortaya koymuştur. Türkiye, insan hakları kapsamında uluslararası alanda örnek bir tavır sergileyerek rol model olmak için önemli bir vizyon üstlenmiştir. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Makalelerden, tezlerden ve yaşanan olaylardan yola çıkılarak izlenimler, fikirler ve görüşlerden yararlanılmıştır. Nitel araştırma yöntemlerinden İçerik ve Vaka Analizi metotlarından yararlanılmıştır.Master Thesis Bağımsızlık Referandumu Sonrası Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (ıkby) Türkiye-İran Arasında Güç Rekabeti (2017-2023)(2024) Acar, Necmettin; Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOrta Doğu'da iki önemli aktör olan Türkiye ve İran, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile ilişkilere önem vermektedir. 2005'te federe bir statü kazanan IKBY bölgede yasal zeminde iş birlikleri yapma imkânı yakalamış ve bir cazibe merkezi hâline gelmiştir. IKBY'nin stratejik açıdan önemli bir konumda bulunması ve büyük bir ekonomik potansiyele sahip olması Türkiye ve İran'ın bölgede güç rekabetine girmesine neden olmuştur. Bölgede zamanla güçlenen IKBY, başta Türkiye ve İran olmak üzere bölge ülkelerinin tüm itirazlarına rağmen 25 Eylül 2017 tarihinde bağımsızlık referandumuna gitmiştir. Bağımsızlık referandumundan sonra hem Türkiye hem İran IKBY'ye sert tepki göstermiş ve bir süreliğine IKBY ile ilişkilerine mesafe koymuştur. Ancak IKBY'nin sahip olduğu önemli stratejik konum Türkiye ve İran'ın bölge ile ilişkilerini geliştirmeye devam etmesinde etkili faktörlerden biri olmuştur. IKBY iç siyasi yapısının dış müdahalelere açık olması ve bölgede bir güç boşluğunu kabul etmemesi Türkiye ve İran'ı IKBY ile ilişkileri güçlü tutmaya zorlayan başka bir faktördür. Türkiye, IKBY'deki ana aktör Erbil yönetimi üzerinden, İran ise Irak merkezi hükümeti ve IKBY'deki muhalif iç aktörler üzerinden bölgede güç rekabetini sürdürmektedir.Master Thesis Biyoiktidar, ulus-devlet ve Türkiye'de ulus inşası(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Michel Foucault'nun geliştirdiği "biyoiktidar" kavramı ile "modern ulus-devlet"ler arasında, düşünürün kendisinin de göz ardı ettiği bir ilişki olduğu savına dayanmaktadır. Biyoiktidar, 18. yüzyıl sonlarına doğru "disiplin" ve "biyopolitika" tekniklerinin bir araya gelmesi ile hükümranlığın klasik iktidarına karşı güçlenen, insan yaşamını bireysel ve kolektif düzeyde sahiplenen, modern bir iktidardır. Biyoiktidar, görünen yüzünde yaşatır ve yaşattıkça güçlenir; diğer yandan Janus'un gizli yüzünde "devlet ırkçılığı"na dönüşerek toplumu ayrıştırır ve bazı yaşamları tereddüt etmeden sonlandırır. Ancak biyoiktidarın faili kimdir? Foucault, belli belirsiz devleti işaret etse de biyoiktidarın failinin kim olduğu net değildir. "Ulus-devlet"; biyoiktidar ile yaklaşık aynı zaman aralığında (18. yüzyıl ve sonrası) ortaya çıkmış, mutlakıyet yönetimlerinin yerini alarak güçlenen modern devlet modelidir. Mutlakıyet yönetiminde sınırsız bir iktidara sahip olan hükümdar, kutsal yasayı kendi varlığında temsil eden egemenliğin kaynağıdır. Ulus-devlet örgütlenmesi ile birlikte egemenlik, hükümdarın bedeninden halka geçmiş, tebaa "ulus"a dönüşmüştür. Beşeri ve pozitif bilimlerdeki ilerlemeler ile yeni yönetim tekniklerinin gelişmesi, devletin toplumsal alana ve insanların biyolojik varlığına müdahalesini olanaklı kılan gelişmelerdir. Bu anlamda ulus-devletlerin homojen, sağlıklı ve güçlü bir nüfus yaratmak amacıyla kullandıkları stratejiler, Foucault'nun biyoiktidar kavramına karşılık gelmektedir. Bu çalışmada vurgulanan, her ikisi de modern kavramlar olan "biyoiktidar ile ulus-devlet" arasındaki ilişkidir.Master Thesis Bölgesel alt sistem analizi ve Türkiye Mısır ilişkilerine etkisi 2013-2021(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Acar, Necmettin; Acar, Necmettin; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTürkiye ve Mısır Ortadoğu bölgesinde hem tarihi hem kültürel hem askeri hem de ekonomik açıdan önemli iki devlet olarak ön plana çıkmaktadır. Mısır'ın İslam öncesi ve İslami dönemdeki liderlik rolü ile Türkiye'nin Osmanlı'dan aldığı tarihi miras ve son yıllarda yeniden bölgede etkin bir şekilde görünmesiyle birlikte iki ülke de çok sık karşı karşıya gelmeye başlamıştır. Özellikle Ortadoğu bölgesinde 2010 yılında gerçekleşen 'Arap Baharı' diye tabir edilen halk ayaklanmalarının bir sonucu olarak iki ülkenin etkileşimi daha fazla artmıştır. Arap Baharı'nın karşı devrimlerle tersine çevrilmesine yol açan süreçle birlikte Türkiye ve Mısır karşı karşıya gelmiş ve iki ülke tarihindeki en büyük krizlerden biri yaşanmaya başlamıştır. 2013 yılında Mısır'da gerçekleşen darbe ile birlikte Ortadoğu bölgesel sisteminde yer alan diğer devletlerle birlikte iki farklı kamplaşma söz konusu olmuştur. Darbe karşıtı duruşuyla Türkiye bir tarafta yer alırken Mısır'ın karşıt kampta yer edinmesiyle iki ülke ilişkileri tamiri zor bir sürece evrilmiştir. Bu darbe sürecinin bir sonucu olarak iki ülke ilişkilerinin bozulması, ileriki yıllarda bu bozulmanın etkisini derinleştiren ve ikili ilişkileri doğrudan ve dolaylı olarak etki eden dört önemli olay bölgede cereyan etmiştir. İkili ilişkilere doğrudan etki eden olaylar; Doğu Akdeniz Sorunu ve Libya meselesidir. Dolaylı etki eden olaylar ise Katar Ablukası ve Filistin meselesidir. Bu dört olay da bölgesel sistemdeki çatışmacı seyir ikili ilişkilere de çatışmacı bir şekilde yansımıştır. Bu çalışmanın amacı Ortadoğu bölgesinde yer alan iki önemli ülke olan Türkiye-Mısır ilişkilerine Bölgesel Alt Sistem Analizi çerçevesinde bir yorum getirmektir. Çünkü bölgesel sistemde çatışmacı bir yapının mevcudiyeti her iki ülkenin de o yönde bir politika takip etmesine sebebiyet vermiş ve iki ülkede birbirlerine karşı saldırgan bir politika takip etmiştir. Artık günümüzde iç politika ile dış politikanın birbirleriyle etkileşimi, dış politikayı açıklamada iç politikanın da yadsınamaz bir şekilde ön plana çıkmasına neden olmuştur.Master Thesis Bölgeselleşme hareketlerinin politik ekonomi çerçevesinde değerlendirilmesi: Türkiye ve Güney Ortak Pazarı (MERCOSUR) örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Polat, Erhan; Polat, Erhan; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiPolitika ve ekonomi farklı kavramlar olarak görülse de ülkelerin uluslararası arenada söz sahibi olabilmeleri için bu iki farklı kavramın tek bir çerçevede ele alınması gerekir çünkü biri diğerini etkileyen bir mekanizmadır. Ulus devletlerin kendi sorunlarını çözememesi ve ihtiyaçlarını karşılayamaması sebebiyle ekonomik, siyasi ve güvenlik açısından coğrafi olarak yakın ülkeler birbirlerine bağımlı hale gelmekte ve aynı coğrafya içinde yer alan ülkeler bölgesel kuruluşlar kurarak ve uzlaşma yoluna giderek sorunları çözmeye çalışmaktadır. Bölgeselleşme, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu yana uluslararası alanda ekonomik bağlardaki dramatik artışın yarattığı fırsatları ve kısıtlamaları yönetmek için bilinçli bir girişim olarak görülmektedir. Dünya ekonomisindeki en çarpıcı değişikliklerden biri de ülkeler arasında II. Dünya Savaşından sonra eski ve yeni olarak tanımlanan bölgeselleşme hareketleri vasıtasıyla serbest ticarete geçiş yaşanmasıdır. Bunun en önemli özelliği, ülkelerde demokrasinin tesis edilmesi sonucunda ticaret kısıtlamalarının kaldırılması, bölgesel ve uluslararası entegrasyonların sağlanmasıdır. Bölgeselleşme hareketlerine örnek olarak serbest ticaret alanları, gümrük birlikleri, ortak pazarlar ve ekonomik kuruluşlar gösterilmektedir. Bu bağlamda, MERCOSUR ülkeleri ile Türkiye arasında ki ekonomik ilişkiler 2001 ve 2020 yılları arasındaki süreç baz alınarak incelenmiştir. Bu tezin birinci bölümünde, son iki yüz yılda uluslararası ticaret arenasında beliren bölgeselleşme hareketlerinin uluslararası politik ekonomi perspektiflerinden hangi zemine oturtulabileceği tartışılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise oluşturulan bölgesel örgütlerin II. Dünya Savaşından sonra beliren eski ve yeni olarak adlandırılan bölgeselleşme hareketlerinin hangisi içerisinde konumlandırıldığı araştırılmıştır. Ayrıca, soğuk savaş döneminden sonra genel olarak ülkelerin demokratik bir rejimi benimsemesi, küreselleşmenin etkisiyle beraber küresel sermayeye entegre olmasından dolayı 2001 ve 2020 yılları arasında bölgesel entegrasyonların uluslararası ticaret sahnesindeki payları incelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde, bu tezin temel sorunsalını oluşturan Türkiye ve MERCOSUR arasındaki ticari ilişkiler, vaka analizi kapsamında tarihsel süreç izleme metodu ele alınarak ve neden-sonuç ilişkisine dayandırılarak incelenmiştir. Sonuç olarak, Türkiye ile MERCOSUR ilişkilerinin tarihsel sürecini göz önünde bulunduran ve uluslararası politik ekonominin unsurlarını bölgeselleşme bağlamında inceleyen bu çalışmada elde edilen verilere göre politika önerileri sunulmuştur.Master Thesis Çokuluslu işletmelerin doğrudan yabancı yatırım yaparken tercih etme nedenleri: Katar örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Polat, Erhan; Polat, Erhan; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKüresel olarak önemli bir iktisadi güce sahip Katar, bu güçlü ekonomisi temel olarak petrol ve doğal gaz kaynaklarına dayanmaktadır. Hükümet, 2008 yılında Katar'ın "2030 Ulusal Vizyonuna" göre iki kalkınma stratejisi uygulamıştır. Bu stratejiler doğrultusunda ekonomiyi çeşitlendirerek ve özel sektör önünde teşvikler yaratarak üretime dayalı genişletmeye başvurmuştur. Doğal gaz ve petrole bağımlılığın azaltması planlamakta olup, petrol dışı yabancı yatırımları ülkeye çekmeye çalışmaktadır. Katar'da yabancı yatırımcıları ilgisini çeken temel sebepleri yabancı yatırımcılar için kolaylık ve zorlukların neler olduğunu tespit etmek çalışmamızın ana amaçlarıdır. Çalışmamızda sosyal bilimlerde sıklıkla kullanılan anket yöntemi kullanmıştır. Anket kapsamında 56 yatırımcı işletme üzerinde araştırma yapılmıştır. Sadece Katar'da doğrudan yatırım yapan işletmeleri esas aldığına elde edilen sonuçların bu kapsamda sınırlılığını ifade eder. Anket çalışmasının kapsamında Katar'daki doğrudan yabancı yatırıma teşvik kampanyaları ve doğrudan yabancı yatırımın önünde duran kaldırılmış birçok engelleri ile motive edici bir model olduğu sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada ulaşmış olduğumuz bulgular doğrultusunda, Katar'da yatırım ortamının güvenli, adil ve yeterli olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis Covıd-19 sürecinin sosyo-ekonomik etkileri üzerine kümeleme analizi ile bir inceleme(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çuhadar, Pınar; Çuhadar, Pınar; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİnsanlık tarihi boyunca toplumları en çok etkileyen olaylardan bir tanesi de bulaşıcı hastalıklardır. Bu hastalıklar, insan sağlığı kadar ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısı üzerinde de önemli tahribatlar yaratmaktadır. Nitekim tarihi deneyimler, pandemilerin devletin yıkılması, hükümetlerin değişmesi gibi siyasi, üretim ve istihdam yapısının bozulması gibi ekonomik, kitlesel göç ve ölümler gibi demografik sonuçlar doğurabildiğini göstermektedir. Yapılan araştırmalar ve geleceğe dönük bilimsel tahminler, geçmişte yaşanan bu tecrübelerin birer döngü niteliğine sahip olduğunu, bugün ve gelecekte de benzer olayların varlığını sürdüreceğini göstermektir. Fakat bilimsel araştırmalar ve teknolojik buluşların yanı sıra küresel refahın artışı ve yaşam koşullarının iyileşmesi, salgın hastalıklarla daha etkili mücadele edilerek dünya nüfusunda hızlı bir artışın yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim 1900'lü yıllarda 1,5 milyon olarak bilinen dünya nüfusu, 2022 yılında 7 milyarı aşmıştır. Tüm bu bilimsel ilerlemelerle birlikte nüfusta yaşanan artışa rağmen refah ve gelir dağılımının ülkelerin kendi yurttaşları ve diğer ülkeler arasında gösterdiği farklılık, birçok kamu hizmetinin tüm bireylere eşit erişimi önünde engel yaratmaktadır. 21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere iken ortaya çıkan ve varlığını hızlı bir şekilde devam ettiren COVID-19 pandemisi yarattığı etkilerle birçok bilim dalında olduğu gibi sosyal bilimlerde de önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. İktisatta bu araştırma alanlarından biridir. Zira pandemi sürecinde küreselleşmenin ciddi bir yara aldığı ve hemen hemen bütün sektörlerin bu salgından etkilendiği, dünya genelinde iflasların arttığı, bu iflasların çoğunlukla hizmet sektöründe geçici ve güvencesiz çalışanları daha da yoksullaştırdığı gözlenmiştir. Bu nedenle küresel ölçekte dünya ekonomisini etkileyen bu virüsün, sosyal yapı üzerinde de etki yaratması kaçınılmaz görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'ye ait istatistiksel göstergelerle COVID-19 pandemisinin sosyoekonomik etkilerini ortaya koymanın yanı sıra yapılan kümeleme analizi ile de Türkiye'nin OECD ülkeleri arasındaki durumunu incelemektir. Bu inceleme esnasında Türkiye'ye ait ekonomik ve sosyal veriler tablolar halinde sunulurken, benzer verilerin diğer ülkelerdeki durumuna da yer verilmiş; böylelikle COVID-19 pandemisinin ekonomik ve sosyal etkilerinin çok boyutlu olarak irdelenmesi de hedeflenmiştir. Çalışma bulgularına göre; pandemisinin olumsuz ekonomik ve sosyal etkilerini bertaraf edebilmek için Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanında yeniden sosyal devletin gerektirdiği politikalara yönelmesi ve sosyal politikalara öncelik verilmesi büyük önem arz etmektedir.Master Thesis COVID-19'un Gaziantep ve İstanbul'daki Suriyeli ve mülteci şirketlerindeki uluslararası tedarik zincirlerine etkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Alawak, Abdulhamıd; Alawak, Abdulhamıd; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, ticari ve endüstriyel şirketlerin faaliyetleri de dahil olmak üzere tüm dünyada değişikliklere neden olan küresel salgın Corona (COVID-19) sırasında Türkiye'deki mültecilerin şirketleri için uluslararası tedarik zincirlerinin esneklik boyutunu belirlemeyi amaçlamaktadır. Böylece mültecilerin şirketlerinin kapanmalardan ne ölçüde etkilendiğini belirlenecektir. Hükümetler tarafından kaynakların ve ürünlerin uluslararası alanlardaki hareketini sınırlamak veya azaltmak için uluslararası düzeyde uygulanan tam ve sıhhi izolasyon operasyonları bu konu içindedir. Alt hedefler ise mültecilerin şirketlerinin uluslararası tedarik zincirlerinin faaliyetlerine etkisini vurgulayarak uluslararası tedarik zincirlerinin dayanıklılığını ve küresel krizlere tepkilerini belirlemektir (bilgi, hammaddeler, envanter, işleme, fiziksel dağıtım ve nakliye). Vaka çalışması aracı olarak; ölçülebilir veriler elde etmek için şirket yöneticileri ile uzun görüşmeler yanında veri toplama aracı olması için kişisel gözlem ile alınmıştır. Özellikle (İstanbul ve Gaziantep) araştırma için başlangıç merkezidir. Çalışmanın en önemli bulguları, kapanmaların ihracatçı ve ithalatçıları kaynaklarını çeşitlendirmeye yöneltmesi ve imalatçıların kendi ana pazarlarına yakın tesisler kurmasıdır. İhracatçı ve ithalatçıların mesafeleri kısaltıp yakınlaşmaya yönelmesidir. Coğrafi olarak pazarlarını, yani zincirin başı ile sonu arasındaki coğrafi mesafeleri daraltmaya başlamışlardır. Öte yandan, neredeyse tasfiye ve iflasa varan büyük maddi kayıplar görülmüş zincirin aşamaları boyunca ek maliyetler ortaya çıkmıştır. Pandemi mültecilerin şirketleri ve hareketleri üzerinde çok olumsuz bir etkiye sahip olmuştur. Sonuçların da gösterdiği gibi, birçoğunda bu yaşanmıştır.Master Thesis Dindarlık düzeyinin sorumlu tüketimle ilişkisinin incelenmesi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Kayaoğlu, Ahmet; Kayaoğlu, Ahmet; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGeçmişten günümüze değişen tüketim anlayışı hem araştırmacılar hem de işletmeler açısından önem arz etmektedir. Müslüman bir tüketicinin sergilediği tüketim davranışı mensup olduğu İslam dinine uygun olmalı ve yaşamını da bu yönde devam ettirerek çevresine karşı sorumluluk duymalıdır. Bu çalışmada da "dindarlık düzeyinin" sorumlu tüketim davranışı üzerindeki ilişkisi araştırılmaktadır. Bu çalışmanın ana amacı dindarlık düzeyinin sorumlu tüketimle arasında ilişki olup olmadığının ortaya koyulmasıdır. Ayrıca tüketicilerin dindarlık düzeylerinin demografik değişkenler (yaş, cinsiyet, medeni durum, eğitim seviyesi ve meslek) yönünden farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymakta çalışmasının diğer bir amacıdır. Bu bağlamda Müslüman tüketiciler açısından kesitsel ve tanımlayıcı bir araştırmadır. Çalışmada dindarlık, dindarlığın alt boyutları (inanç, ahlak ve ibadet), sorumlu tüketim ve bunlarla ilişkili diğer kavramlar da tanımlanarak diğer bilimlerle ilişkisi ortaya konmuştur. Çalışmanın evrenini Mardin'de yaşayan Müslüman tüketiciler oluşturmaktadır. Nicel bir araştırma metodu kullanılarak, online anket aracılığı ile 382 kişiden veri toplanmıştır. Ölçeklerin güvenilirlikleri Cronbach's Alfa metodu ile test edilmiştir. Ardından, ölçeklerin geçerliliklerinin test edilmesinde korelasyon, bağımsız T-testi ve One Way ANOVA testi kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre inanç, ibadet ve ahlak boyutlarının Müslüman tüketici davranışı ile ilişkisinin bulunmadığı tespit edilmiştir.Master Thesis Dış ticaret firmalarında mülteci istihdamının belirleyicileri: Gaziantep ili örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Doru, Ömer; Doru, Ömer; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGöç, insan ve insan topluluklarının bulundukları yaşam alanlarından geçici veya sürekli olarak farklı bölgelere gitmeleri ve yerleşmeleri suretiyle meydana gelen yer değiştirme hareketi olarak nitelendirilir. Tarihsel süreçte milyonlarca insan, yaşadıkları bölgeleri savaş, yoksulluk, kıtlık, salgın hastalıklar ve insan hakları ihlalleri gibi nedenlerden dolayı terk ederek farklı bölgelere göç etmek durumunda kalmıştır. Yaşanan göç hareketlerinde, asgari geçim koşullarının sağlanması için bireylerin istihdam edilmelerine yönelik politikalar ön plana çıkmaktadır. Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan stratejik bir konumda olması ve Ortadoğu'da yaşanan siyasi çatışmaların yansıması nedeniyle Türkiye, son yıllarda önemli göç hareketlerine maruz kalmıştır. Bu göç hareketlerinde en çok etkilenen illerden biri de Gaziantep'tir. Bu çalışmada Gaziantep ilinde konumlanan dış ticaret firmalarında mülteci istihdamının belirleyicilerinin tespiti amaçlanmıştır. Bu kapsamda nitel araştırma yöntemi olan yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Görüşmeler sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak işverenlerin mülteci istihdamında bulunma veya bulunmama nedenleri saptanmıştır. Genel olarak işverenlerin maliyet avantajı elde etmek için mülteci istihdam ettikleri görülmüştür. Düşük ücret, eğitim ve nitelik mülteci istihdamının olumlu belirleyicileri arasında yer alırken; güvenlik ve yasal prosedürler mülteci istihdamının olumsuz belirleyicileri arasında yer almıştır. Dil, teşvik ve yardımlar, verimlilik/fayda ve sosyokültürel farklılıkların da mülteci istihdamının hem olumlu hem de olumsuz belirleyicileri olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis Distopyalarda Siyasal ve Sosyal Kurumlar(2024) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiCoğrafi keşifler ve sonrasında yaşanan bilimsel ve teknik gelişmeler, ütopyaların yazılmasına ortam hazırlamıştır. Bilimsel gelişmelerin korkutucu bir hal alabileceğinin anlaşıldığı 20. yüzyılda ise yeni bir tür olarak distopyalar belirmiştir. Aralarındaki benzerliklere rağmen distopyalar, birçok yönden ütopyadan farklıdır. Ütopyalar, daha iyi bir yaşam tasarımı sunmayı amaçlıyorken distopyaların, var olması muhtemel olmayan kötü yaşam dizaynlarını sunmaya çalışmaları en temel farklılıkları kabul edilebilir. İnsanların bir arada yaşamalarının bir sonucu olarak ortak yaşam kalıpları sunmak amacıyla ortaya çıkan kurumlar, bireylerin hangi faaliyetleri hangi koşullar altında yapmaları gerektiğini de açıklayan yapılardır. Bu yapılar, günümüzde siyasal ve sosyal yaşantının ayrılmaz bir parçasıdır. Devlet, uzun evrimle bir süreç neticesinde oluşmuş, siyasal ve sosyal kurumları bünyesinde barındıran kurumlar üstü bir yapıdır. Yasama, yürütme ve yargı ise devletin görünürlüğünü arttıran erkler olarak işlevseldirler. Güvenlik, eğitim, sağlık, aile ve din ise devletle birlikte siyasal ve sosyal yaşantının merkezinde yer alan kurumlardır. İnsan yaşantısında çok geniş yer kaplayan bu kurumları siyasal ve sosyal olarak ayırmak imkânsız görünmektedir Günümüzde her alanda varlıklarını hissettiğimiz kurumların Batı ve Türkiye distopyalardaki varlığı ve işlevselliğinin farklı olduğu savı, bu tezin sorunsalını oluşturmaktadır. Zira Batı distopyalarından seçilen örnekler ile Türkiye distopya yazınından seçilmiş örnekler karşılaştırıldığında aralarındaki işlevselliğin farklılık taşıdığı görünmektedir.Master Thesis Doğu Avrupa ülkelerinin sosyalizmden kopuşu ve demokratikleşme süreci: Polonya örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Sevinç, Hasibe Gül; Sevinç, Hasibe Gül; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiPolonya sosyalizmden kopup demokratikleşme sürecini farklı aşamalarıyla birlikte yaşamış önemli bir Doğu Avrupa ülkesidir. 1945-1989 yılları arasında sosyalist rejimin uygulandığı Polonya barışçıl bir şekilde bu rejimden koparak tekrar demokratik rejime dönmüştür. Polonya'nın demokratikleşme sürecinde siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri gibi iç dinamiklerin yanı sıra AB gibi dış dinamikler de etkili olmuştur. Bu araştırmanın konusu Polonya'nın demokratikleşme sürecinde etkili olan temel iç ve dış dinamiklerin incelenmesidir. Söz konusu dinamiklerin bir kısmı demokratikleşme sürecine olumlu katkılar sağlarken başka bir kısmı ise sürece zarar vermiştir. Bu araştırmada, 2015 yılı itibariyle tek başına iktidara gelen popülist bir iktidarın 26 yıl boyunca adım adım inşa edilen demokratikleşme sürecine kısa bir süre içerisinde nasıl zarar verebildiğini, dolayısıyla demokrasinin aslında ne kadar kırılgan bir rejim olduğunu göstermesi bakımından önem taşıdığı değerlendirilmektedir.Master Thesis Duygusal Zekânın Kültürel Zekâ Üzerine Etkisi: Üniversite Öğrencileri Üzerinde Bir Araştırma(2024) Eroğlu, Osman; Eroğlu, Osman; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiTeknoloji alanında yaşanan gelişmeler ve küreselleşme olgusu ile birlikte birey hayatının birçok evresinde pek çok insanla ilişki kurmaya başlamaktadır. Bireyin farklı kültürlerle etkileşim kurması, bu kültürlerdeki kişilerle başarılı ilişkiler kurması kültürel zekânın ve duygusal zekânın yüksek olmasıyla gerçekleşmektedir. Küreselleşen dünyada kültürlerarası etkileşim ile birlikte kültürel zekânın önemi artarken, farklı kültürlerdeki bireylerin davranışlarını algılamayı sağlayan duygusal zekânın da önemi aynı hızla artmaktadır. Bu nedenle, kişiler arası ilişkilerde kültürel ve duygusal zekâ türlerine daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada zekâ çeşitleri, duygusal ve kültürel zekâ değişkenleri teorik bir çerçevede açıklanmış ve üniversite öğrencilerine yönelik alan araştırması yapılmıştır. Bu çalışmanın temel amacı, duygusal zekânın kültürel zekâ üzerindeki etkisi ortaya koymaktır. Araştırma, Mardin Artuklu Üniversitesi'nde öğrenim gören 440 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanması ve elde edilmesi sürecinde nicel araştırma yöntemlerinden olan anket yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak 'Kişisel Bilgi Formu', 'Kültürel Zekâ Ölçeği' ve 'Duygusal Zekâ Ölçeği' kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, SPSS 23 ve AMOS 23 istatistiksel paket programları aracılığı ile analiz edilmiştir. Veriler; frekans analizi, doğrulayıcı faktör analizi, güvenilirlik analizi, korelasyon analizi ve regresyon analizi yöntemleri ile çözümlenmiştir. Araştırmanın sonucunda, duygusal zekânın kültürel zekâ üzerinde negatif yönlü ve anlamlı bir etkisi olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis Elektronik Reklamların Tüketicilerin Satın Alma Kararına Etkisi (Mardin Üniversitesi Öğrencileri Üzerinde Bir Alan Araştırması)(2025) Hamad, Salah Aldın; Hamad, Salah Aldın; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMardin Üniversitesi'nde elektronik reklamcılığın tüketicilerin satın alma kararı üzerindeki etkisini ortaya çıkarmayı amaçlayan bu çalışmanın iki alt amacı bulunmaktadır. İlk soru, Mardin Üniversitesi öğrencileri arasında elektronik reklam ile satın alma kararı arasındaki ilişkiyi bilmeyi amaçlamaktadır. İkinci soru ise farkındalık ve kalite gibi çekicilik faktörlerinin satınalma kararı üzerindeki etkisine odaklanırken, bu çalışmada ana aracı anket olan niceliksel tanımlayıcı anket yaklaşımını kullandık. Amaçlı örneğe güvendik. Araştırma evreninin çok çeşitli üniversite öğrencilerinden oluşması nedeniyle sadece Mardin Üniversitesi öğrencileri ile sınırlı olup, ulaşılan katılımcı sayısı (365) ve anketin amacına ulaşmaya yardımcı olacak veriler elde etmek amacıyla tasarlanmıştır. Hipotezleri test ederek yapılan anket, seçkin bir hakem grubu tarafından yönetildi ve onlar tarafından istatistiksel programa (SPSS) dayalı olarak analiz edildi. Güvenilirliğin yanı sıra niceliksel betimsel analiz, güvenilirlik testi, korelasyon testi ve çoklu regresyon kullanıldı. Bu çalışmada yapılan testler sonucunda şu sonuca varılmıştır: Sonuçlar arasında, kadın tüketicilerin sayısının erkeklerden daha fazla olduğu, yüzdelerinin %63'e ulaştığı, üniversite öğrencilerinin (lisans mezunu) en sık sorgulananlar olduğu ve yüzdelerinin %66 olduğu tahmin edildi. Ulaştığımız yüzdelerden, çoğu tüketicinin ekonomik durumunun ortalama olduğu ve yüzdelerinin %75 olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca elektronik reklamlar, multimedya (resim ve video) kullandıklarında tüketicileri ikna etmeye ve etkileşime girmelerine yardımcı oluyor. Biçim Doğrudan reklam şirketleri ile yapılan elektronik reklamlar, tüketicilerin farkında olmadıkları pazarlarda ürünlerinin varlığından haberdar olmalarına ve tüketicilerin satın alma kararlarını değerlendirmelerine katkı sağlamaktadır. Elektronik reklamların satın alma kararları üzerindeki etkisi de olumludur. Tüketiciler için bu, ürünün fiyatı ve ekonomik düzeyleriyle bağlantılıdır. Tüketicilerin sürekli olarak elektronik reklamlara maruz kalması, onları satın alma isteği ve ürüne yönelik tutumları oluşturur. İnternette görüntülenen elektronik reklamları görüntüledikten sonra belirli bir ürün veya hizmet değişikliği. Tüketicilerin elektronik reklamlar aracılığıyla edindikleri bilgiler, onları satınalma kararlarında daha fazla motive etmekte, Mardin Üniversitesi öğrencileri arasında da tüketicilerin satın alma kararını olumlu yönde etkilemektedir. Dolayısıyla çalışma, elektronik reklamların tüketicilerin satın alma kararları üzerindeki etkisinin, özellikle farkındalık açısından önemli olduğu sonucuna varmıştır. Elektronik reklamlarda ürün farkındalığı, tüketicilere satınalma kararlarını etkileyecek yeterli bilgiyi sağlamaya çalışmaktadır. Düzeyinde yüzde 76olaraktahmin edildi ve şu bulgulara ulaşıldı: Çalışma bir dizi tavsiyeye ve bunlardan elde edilen sonuçlara yol açtı: tüketicilerle güven oluşturmak, onlarla iletişimde şeffaflığı sağlamak, daha fazla araştırma yapmak ve Açıklamalar ve ek bilgiler sağlayan çalışmalar. Elektronik reklamcılık ve elektronik reklamcılık konularıyla ilgili modern teknolojiler ve bunların tüketici davranışları üzerindeki yansımaları hakkında, tüketicileri hakları konusunda eğitmeye çalışmak ve onlara bilgileri konusunda karar verme yetkisi vermek. Anahtar Kelimeler: Teknoloji, Elektronik Reklam, Tüketici, Satın Alma Kararı.Master Thesis Enerji türleri açısından tüketim, dış ticaret açığı, finansal gelişme ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişki: Türkiye örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Atay Polat, Melike; Polat, Melike Atay; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÜlkelerin sanayileşme ve modernleşmelerini sağlayıp, bunu başarılı bir şekilde sürdürebilmelerinin yolu endüstrilerini geliştirmelerinden geçmektedir. Enerji, endüstrilerin gelişmesinde kilit girdi konumundadır. Birçok makrokonomik değişken enerji talebini etkilerken, tüketiminin artıp azalmasına bağlı olarak enerji de çeşitli yollarla ekonomiyi şekillendirebilmektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin 1986-2019 dönemine ait 34 yıllık verilerini kullanarak her bir enerji türü ile dış ticaret açığı, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, ekonomik büyüme ve finansal gelişme arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. Ekonometrik yöntem olarak Johansen Eşbütünleşme ve Granger Nedensellik testleri kullanılmıştır. Analizlerden elde edilen bulgular her bir enerji türü ile seçilmiş makroekonomik değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkinin olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, her modelde ayrı ayrı uygulanan Granger Nedensellik testi sonucunda; yenilenebilir/yenilenemez enerji kaynakları ve alt türleri ile seçilmiş makroekonomik değişkenler arasında tek yönlü nedensellik ilişkileri tespit edilirken, sadece doğalgaz ile ekonomik büyüme arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi saptanmıştır. Bu bulguların politik sonucu olarak her ülke için olduğu gibi Türkiye için de enerji, makroekonomik dengeleri etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.Master Thesis Erasmus+ programlarının hoşgörü kültürü oluşturmada yeri ve önemi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2019) Yariş, Zelal Başak; Kızılkan, Zelal Başak; 04.03. Department of Political Science and International Relations / Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada farklılıkları anlayabilme, başkalarının eksiklik ve hatalarına yapıcı ve anlayışlı bir dille yaklaşabilme ve sorunları şiddete, husumete ve düşmanlığa başvurmadan çözüme kavuşturmak için çabalama anlamına gelen hoşgörü kültürü oluşturulması bağlamında Erasmus+ programlarının etkilerinin analiz edilmesi hedeflenmektedir. Çalışmayla elde edilen verilerden Erasmus+ programların dil gelişimi, mesleki bilgi ve tecrübe kazandırılması gibi kişisel kazanımlar ile Avrupa'nın şu anda karşı karşıya olduğu ve gelecekte muhtemelen karşılaşacağı sorunlara çözüm bulma, farkındalığı artırma, bireyleri topluma dâhil etme ve sosyal adaleti sağlama ile gençler ve karar alıcılar arasında diyaloğu artırma gibi genel kazanımlarınlar edindirdiği ve programların çoğulculuk, ayrımcılığın karşıtlığı, tolerans, adalet, dayanışma ve eşitlik gibi kavramları AB değerlerinin en odak noktasında tuttuğu, kültürler arası ve dinler arası tolerans, özgürlük, insan haklarına saygı ve değerlere teşvik ettiği; ortaklık, network kurma, hibe ve iyi pratiklerin AB düzeyinde değişimiyle programlarının insanlık onuru, eşitlik, özgürlük, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı gibi değerleri tanıma ile bunlara duyarlılığın artırılması, başka kültürler hakkındaki farkındalığın artırılması, gerek dini, gerek ırkçılığa dayanan, gerekse geçmişte ülkeler arası yaşanan savaşlardan kaynaklanan ve gerekse medyanın oluşturduğu etkiden kaynaklanan ön yargıların kırılması, hoşgörünün artırılmasında fayda sağladığı anlaşılmıştır.Master Thesis Filistin Halkının Meşru Haklarını Desteklemede Sosyal Medya Ağlarının Rolü(2024) Hamad, Salah Aldın; Hamad, Salah Aldın; 04.02. Department of Management / İşletme Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Filistin halkının haklarının desteklenmesinde sosyal medyanın rolünü analiz etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma, sosyal medyanın bireylerin Filistin hakları konusundaki farkındalıkları ve Filistin davasını desteklemeye aktif katılımları üzerindeki etkisini analiz etmiştir. Sonuçlar, bu platformların konuya ilişkin tarihi, siyasi ve insani farkındalığın yayılmasına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu açıkça göstermiştir. Çalışma, sosyal medyanın, bireylerin Filistin davasının farklı boyutlarını anlamalarını geliştiren güvenilir ve çeşitli bilgi kaynakları sağladığını göstermiştir. Bu platformlar aynı zamanda uluslararası çevrimiçi seminer ve toplantılara katılımı kolaylaştırarak dünyanın farklı yerlerinden ve uzmanlarla iletişim kurulmasını sağlamıştır. Buna ek olarak sosyal medya, davayı destekleyen etkinlik ve yürüyüşlerin düzenlenmesinde ve davayla ilgili davet ve bilgilerin yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca kampanyalar ve acil ihtiyaçlar hakkında düzenli olarak bilgi yayarak bağışların artmasına da katkıda bulunmuştur. Bununla da kalmayıp, destekleyici içeriklerin geniş bir arkadaş ve takipçi ağıyla paylaşılması, farkındalığın yayılması ve dijital dayanışmanın oluşturulması için bir platform sağladı.
- «
- 1 (current)
- 2
- 3
- »