Yüksek Lisans Tezleri - Karma
Permanent URI for this collectionhttps://hdl.handle.net/20.500.12514/57
Browse
Browsing Yüksek Lisans Tezleri - Karma by Author "04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü"
Now showing 1 - 13 of 13
- Results Per Page
- Sort Options
Master Thesis 17. yüzyıl şer'iyye sicillerinde 1 no'lu muhasebe defterine göre İstanbul ve çevresinde para vakıfları (1633-1634)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Çuhadar, Pınar; Çuhadar, Pınar; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiOsmanlı Devleti'nin iktisadi ve içtimai hayatının her alanında varlığını sürdüren vakıflar, devletin hukuki ve şer'i yapısı temelinde uzun yıllar faaliyetlerini icra etmişlerdir. Osmanlı'nın kuruluş yıllarından itibaren işlerliklerini sürdüren vakıflar, devletin büyümesine paralel olarak gelişme göstermiştir. Nitekim Osmanlı Devleti, kendisinden önce de var olan vakıf müessesesini etkili bir şekilde uygulamıştır. Bu durumun neticesi olarak vakıfların bir türü olan para vakıfları ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada, Şer'iyye sicillerinde yer alan 1 No'lu muhasebe defterinden hareketle 1633-1634 yıllarında İstanbul'da faaliyette bulunan vakıfların ekonomik ve sosyal faaliyetleri irdelenmiştir. Bu çerçevede; vakıfların ekonomik ve sosyal hizmetleri tablolar vasıtasıyla kapsamlı bir şekilde aktarılmıştır. Çalışmada, para vakıflarının elde ettiği gelirler ve yaptığı giderler hakkında bilgilere verilmiştir; vakıfların ekonomik bağlamda kişilere verdikleri borç para ve toplam miktarı da gösterilmiştir. Muhasebe defterlerinden elde edilen veriler ışığında vakıfların temel gelir kaleminin murabaha olduğu; en çok harcama yaptığı giderlerin ise kendi bünyesinde istihdam ettiği görevlilerinden oluştuğu sonucuna ulaşılmıştır. İncelenen muhasebe defterinde en çok dikkat çeken bulgu sosyal hizmet bağlamında gerçekleşen yardımların az olduğudur. Bununla birlikte incelenen vakıfların toplumun her kesimden kişilere borç para verdiği de tespit edilmiştir. Bu durum, para vakıflarının Osmanlı toplumunun refah düzeyi açısından ne kadar önemli ve etkili bir kurum olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Master Thesis Antroposen Çağı'nda Paris İklim Anlaşması: Çin ve Türkiye üzerine bir değerlendirme(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAntroposen Çağı insan faaliyetlerinin jeolojik katmanlarda değişiklikler yarattığı; yani insanın jeolojik bir faile dönüşerek yerküre sistemini ve iklimi etkileyen fakat resmi olarak henüz kabul edilmemiş bir dönemdir. Fosil enerji kullanımının, nüfus artışının, arazi kullanım değişikliğinin, ekonomik büyümenin, ulaşımın, yapılaşmanın, modern tarımın, kentleşmenin hızlanması gezegenin yaşadığı tahribatı da hızlandırmıştır. Bu faaliyetler sonucunda atmosfere salınan sera gazı emisyonlarının miktarı son 100 yılda hızla artmış ve küresel bir sorun olan iklim krizi ortaya çıkmıştır. İklim krizini önlemek ve etkilerini azaltmak için 2015 yılında 195 +2 ülkenin katılımıyla Paris İklim Anlaşması imzalanmış ve küresel sera gazı emisyonlarının %55'ini oluşturan en az 55 tarafın anlaşmayı onaylaması koşulunun karşılanması sonucunda, anlaşma 4 Kasım 2016 itibariyle yürürlüğe girmiştir. Bu anlaşma küresel sıcaklık artışını yüzyılın sonuna kadar, Sanayi Devrimi öncesine göre, 2 derecenin altında, mümkün olduğunca 1,5 derecede sabitlemeyi hedeflemektedir. Dolayısıyla anlaşmayı imzalayan ülkelerden sera gazı emisyonlarını azaltmaları, heterojen yenilenebilir enerji kaynakları kullanmaları, iklim krizine karşı uyum politikaları geliştirmeleri ve karbon yutak alanlarını arttırmaları istenmektedir. İmzacı ülkeler ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluk ilkesini dikkate alarak Ulusal Katkı Beyanlarını hazırlayıp BMİDÇ Sekretarya' ya sunmaktadırlar. Çalışmada Çin ve Türkiye'nin ekonomik büyüme kaynakları, toplam CO2 emisyonları, kişi başına düşen CO2 emisyonları, toplam CO2 emisyonlarının enerji fosil yakıtlara ve sektörlere dağılımı, yenilenebilir enerjinin enerji görünümü içindeki payı, ormanlık alanları, işsizlik oranları incelenerek 2030 yılı için taahhüt ettikleri Ulusal Katkı Beyanlarına ulaşıp ulaşmayacakları, ulaşmak için neler yapmaları gerektiği ve anlaşmayı imzaladıktan sonra gerçekleştirdikleri değişimler ortaya konmaya çalışılmıştır. Araştırmada literatür taraması, grafik, tablo ve veri analizleri kullanılmıştır.Master Thesis Biyoiktidar, ulus-devlet ve Türkiye'de ulus inşası(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışma, Michel Foucault'nun geliştirdiği "biyoiktidar" kavramı ile "modern ulus-devlet"ler arasında, düşünürün kendisinin de göz ardı ettiği bir ilişki olduğu savına dayanmaktadır. Biyoiktidar, 18. yüzyıl sonlarına doğru "disiplin" ve "biyopolitika" tekniklerinin bir araya gelmesi ile hükümranlığın klasik iktidarına karşı güçlenen, insan yaşamını bireysel ve kolektif düzeyde sahiplenen, modern bir iktidardır. Biyoiktidar, görünen yüzünde yaşatır ve yaşattıkça güçlenir; diğer yandan Janus'un gizli yüzünde "devlet ırkçılığı"na dönüşerek toplumu ayrıştırır ve bazı yaşamları tereddüt etmeden sonlandırır. Ancak biyoiktidarın faili kimdir? Foucault, belli belirsiz devleti işaret etse de biyoiktidarın failinin kim olduğu net değildir. "Ulus-devlet"; biyoiktidar ile yaklaşık aynı zaman aralığında (18. yüzyıl ve sonrası) ortaya çıkmış, mutlakıyet yönetimlerinin yerini alarak güçlenen modern devlet modelidir. Mutlakıyet yönetiminde sınırsız bir iktidara sahip olan hükümdar, kutsal yasayı kendi varlığında temsil eden egemenliğin kaynağıdır. Ulus-devlet örgütlenmesi ile birlikte egemenlik, hükümdarın bedeninden halka geçmiş, tebaa "ulus"a dönüşmüştür. Beşeri ve pozitif bilimlerdeki ilerlemeler ile yeni yönetim tekniklerinin gelişmesi, devletin toplumsal alana ve insanların biyolojik varlığına müdahalesini olanaklı kılan gelişmelerdir. Bu anlamda ulus-devletlerin homojen, sağlıklı ve güçlü bir nüfus yaratmak amacıyla kullandıkları stratejiler, Foucault'nun biyoiktidar kavramına karşılık gelmektedir. Bu çalışmada vurgulanan, her ikisi de modern kavramlar olan "biyoiktidar ile ulus-devlet" arasındaki ilişkidir.Master Thesis Covıd-19 sürecinin sosyo-ekonomik etkileri üzerine kümeleme analizi ile bir inceleme(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Çuhadar, Pınar; Çuhadar, Pınar; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu Üniversitesiİnsanlık tarihi boyunca toplumları en çok etkileyen olaylardan bir tanesi de bulaşıcı hastalıklardır. Bu hastalıklar, insan sağlığı kadar ülkelerin ekonomik ve sosyal yapısı üzerinde de önemli tahribatlar yaratmaktadır. Nitekim tarihi deneyimler, pandemilerin devletin yıkılması, hükümetlerin değişmesi gibi siyasi, üretim ve istihdam yapısının bozulması gibi ekonomik, kitlesel göç ve ölümler gibi demografik sonuçlar doğurabildiğini göstermektedir. Yapılan araştırmalar ve geleceğe dönük bilimsel tahminler, geçmişte yaşanan bu tecrübelerin birer döngü niteliğine sahip olduğunu, bugün ve gelecekte de benzer olayların varlığını sürdüreceğini göstermektir. Fakat bilimsel araştırmalar ve teknolojik buluşların yanı sıra küresel refahın artışı ve yaşam koşullarının iyileşmesi, salgın hastalıklarla daha etkili mücadele edilerek dünya nüfusunda hızlı bir artışın yaşanmasına neden olmuştur. Nitekim 1900'lü yıllarda 1,5 milyon olarak bilinen dünya nüfusu, 2022 yılında 7 milyarı aşmıştır. Tüm bu bilimsel ilerlemelerle birlikte nüfusta yaşanan artışa rağmen refah ve gelir dağılımının ülkelerin kendi yurttaşları ve diğer ülkeler arasında gösterdiği farklılık, birçok kamu hizmetinin tüm bireylere eşit erişimi önünde engel yaratmaktadır. 21. yüzyılın ilk çeyreğini tamamlamak üzere iken ortaya çıkan ve varlığını hızlı bir şekilde devam ettiren COVID-19 pandemisi yarattığı etkilerle birçok bilim dalında olduğu gibi sosyal bilimlerde de önemli bir araştırma konusu haline gelmiştir. İktisatta bu araştırma alanlarından biridir. Zira pandemi sürecinde küreselleşmenin ciddi bir yara aldığı ve hemen hemen bütün sektörlerin bu salgından etkilendiği, dünya genelinde iflasların arttığı, bu iflasların çoğunlukla hizmet sektöründe geçici ve güvencesiz çalışanları daha da yoksullaştırdığı gözlenmiştir. Bu nedenle küresel ölçekte dünya ekonomisini etkileyen bu virüsün, sosyal yapı üzerinde de etki yaratması kaçınılmaz görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'ye ait istatistiksel göstergelerle COVID-19 pandemisinin sosyoekonomik etkilerini ortaya koymanın yanı sıra yapılan kümeleme analizi ile de Türkiye'nin OECD ülkeleri arasındaki durumunu incelemektir. Bu inceleme esnasında Türkiye'ye ait ekonomik ve sosyal veriler tablolar halinde sunulurken, benzer verilerin diğer ülkelerdeki durumuna da yer verilmiş; böylelikle COVID-19 pandemisinin ekonomik ve sosyal etkilerinin çok boyutlu olarak irdelenmesi de hedeflenmiştir. Çalışma bulgularına göre; pandemisinin olumsuz ekonomik ve sosyal etkilerini bertaraf edebilmek için Türkiye'nin eğitim ve sağlık alanında yeniden sosyal devletin gerektirdiği politikalara yönelmesi ve sosyal politikalara öncelik verilmesi büyük önem arz etmektedir.Master Thesis Dış ticaret firmalarında mülteci istihdamının belirleyicileri: Gaziantep ili örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2022) Doru, Ömer; Doru, Ömer; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiGöç, insan ve insan topluluklarının bulundukları yaşam alanlarından geçici veya sürekli olarak farklı bölgelere gitmeleri ve yerleşmeleri suretiyle meydana gelen yer değiştirme hareketi olarak nitelendirilir. Tarihsel süreçte milyonlarca insan, yaşadıkları bölgeleri savaş, yoksulluk, kıtlık, salgın hastalıklar ve insan hakları ihlalleri gibi nedenlerden dolayı terk ederek farklı bölgelere göç etmek durumunda kalmıştır. Yaşanan göç hareketlerinde, asgari geçim koşullarının sağlanması için bireylerin istihdam edilmelerine yönelik politikalar ön plana çıkmaktadır. Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan stratejik bir konumda olması ve Ortadoğu'da yaşanan siyasi çatışmaların yansıması nedeniyle Türkiye, son yıllarda önemli göç hareketlerine maruz kalmıştır. Bu göç hareketlerinde en çok etkilenen illerden biri de Gaziantep'tir. Bu çalışmada Gaziantep ilinde konumlanan dış ticaret firmalarında mülteci istihdamının belirleyicilerinin tespiti amaçlanmıştır. Bu kapsamda nitel araştırma yöntemi olan yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi kullanılmıştır. Görüşmeler sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak işverenlerin mülteci istihdamında bulunma veya bulunmama nedenleri saptanmıştır. Genel olarak işverenlerin maliyet avantajı elde etmek için mülteci istihdam ettikleri görülmüştür. Düşük ücret, eğitim ve nitelik mülteci istihdamının olumlu belirleyicileri arasında yer alırken; güvenlik ve yasal prosedürler mülteci istihdamının olumsuz belirleyicileri arasında yer almıştır. Dil, teşvik ve yardımlar, verimlilik/fayda ve sosyokültürel farklılıkların da mülteci istihdamının hem olumlu hem de olumsuz belirleyicileri olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis Distopyalarda Siyasal ve Sosyal Kurumlar(2024) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiCoğrafi keşifler ve sonrasında yaşanan bilimsel ve teknik gelişmeler, ütopyaların yazılmasına ortam hazırlamıştır. Bilimsel gelişmelerin korkutucu bir hal alabileceğinin anlaşıldığı 20. yüzyılda ise yeni bir tür olarak distopyalar belirmiştir. Aralarındaki benzerliklere rağmen distopyalar, birçok yönden ütopyadan farklıdır. Ütopyalar, daha iyi bir yaşam tasarımı sunmayı amaçlıyorken distopyaların, var olması muhtemel olmayan kötü yaşam dizaynlarını sunmaya çalışmaları en temel farklılıkları kabul edilebilir. İnsanların bir arada yaşamalarının bir sonucu olarak ortak yaşam kalıpları sunmak amacıyla ortaya çıkan kurumlar, bireylerin hangi faaliyetleri hangi koşullar altında yapmaları gerektiğini de açıklayan yapılardır. Bu yapılar, günümüzde siyasal ve sosyal yaşantının ayrılmaz bir parçasıdır. Devlet, uzun evrimle bir süreç neticesinde oluşmuş, siyasal ve sosyal kurumları bünyesinde barındıran kurumlar üstü bir yapıdır. Yasama, yürütme ve yargı ise devletin görünürlüğünü arttıran erkler olarak işlevseldirler. Güvenlik, eğitim, sağlık, aile ve din ise devletle birlikte siyasal ve sosyal yaşantının merkezinde yer alan kurumlardır. İnsan yaşantısında çok geniş yer kaplayan bu kurumları siyasal ve sosyal olarak ayırmak imkânsız görünmektedir Günümüzde her alanda varlıklarını hissettiğimiz kurumların Batı ve Türkiye distopyalardaki varlığı ve işlevselliğinin farklı olduğu savı, bu tezin sorunsalını oluşturmaktadır. Zira Batı distopyalarından seçilen örnekler ile Türkiye distopya yazınından seçilmiş örnekler karşılaştırıldığında aralarındaki işlevselliğin farklılık taşıdığı görünmektedir.Master Thesis Enerji türleri açısından tüketim, dış ticaret açığı, finansal gelişme ve doğrudan yabancı sermaye yatırımları arasındaki ilişki: Türkiye örneği(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Atay Polat, Melike; Polat, Melike Atay; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiÜlkelerin sanayileşme ve modernleşmelerini sağlayıp, bunu başarılı bir şekilde sürdürebilmelerinin yolu endüstrilerini geliştirmelerinden geçmektedir. Enerji, endüstrilerin gelişmesinde kilit girdi konumundadır. Birçok makrokonomik değişken enerji talebini etkilerken, tüketiminin artıp azalmasına bağlı olarak enerji de çeşitli yollarla ekonomiyi şekillendirebilmektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin 1986-2019 dönemine ait 34 yıllık verilerini kullanarak her bir enerji türü ile dış ticaret açığı, doğrudan yabancı sermaye yatırımları, ekonomik büyüme ve finansal gelişme arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçlamıştır. Ekonometrik yöntem olarak Johansen Eşbütünleşme ve Granger Nedensellik testleri kullanılmıştır. Analizlerden elde edilen bulgular her bir enerji türü ile seçilmiş makroekonomik değişkenler arasında eşbütünleşme ilişkinin olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, her modelde ayrı ayrı uygulanan Granger Nedensellik testi sonucunda; yenilenebilir/yenilenemez enerji kaynakları ve alt türleri ile seçilmiş makroekonomik değişkenler arasında tek yönlü nedensellik ilişkileri tespit edilirken, sadece doğalgaz ile ekonomik büyüme arasında çift yönlü bir nedensellik ilişkisi saptanmıştır. Bu bulguların politik sonucu olarak her ülke için olduğu gibi Türkiye için de enerji, makroekonomik dengeleri etkileyen en önemli unsurlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır.Master Thesis İklim değişikliği ile mücadelede kamu politikalarının rolü: Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinin durumu(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Atay Polat, Melike; Polat, Melike Atay; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBugün dünya gündeminde ortak problem olarak en çok yer edinen konulardan biri iklim değişikliği krizidir. Bu kriz özellikle sanayileşmenin büyümesi ile daha da yükselen bir olgu haline gelmiştir. Tüm dünyada iklim değişikliğinin hız kazanarak devam etmesi ve akabinde gelen problemler bu konuda önlem alınması mecburiyetini doğurmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerinin azaltılması hususunda en önemli görev politika yapıcılara düşmektedir. İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan AB üye devletlerinin yöneticileri kıtalarının giderek ısındığının farkında olarak iklim değişikliği ile mücadele konusunda yapılan birçok uluslararası programa öncülük etmektedir. Benzer şekilde Türkiye de coğrafi konumu itibari ile iklim değişikliğinden etkilenmekte olup, bir dizi çevreye yönelik kamu politikalarına başvurarak bu konudaki mücadelesini sürdürmektedir. Bu bağlamda, AB"ye uyum sürecindeki Türkiye"nin iklim değişikliği ile mücadelesinde uygulamaya koyduğu kamu politikası göstergeleri bakımından AB"nin karşısındaki göreceli performansının araştırılmasının anlamlı bir konu olacağı düşünülmektedir. Bu tezin amacı, iklim değişikliği ile mücadelede uygulanan kamu politikaları bakımından Türkiye ve AB ülkelerinin performanslarını karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Diğer bir deyişle, Türk ekonomisinin ilgili kamu politikaları göstergeleri bakımından hangi AB ülkeleri ile benzer gelişme seviyesine sahip olduğunu belirlemektir. Böylece, iklim değişikliği mücadelesinde çaba harcayan diğer ülkelerin iklim değişikliği üzerine geliştireceği politikalara da ışık tutulması hedeflenmektedir. İklim değişikliği ile mücadelenin ele alındığı mevcut literatür incelendiğinde; konuya teorik yaklaşan çalışmaların yanısıra ekonometrik analizlerin yapıldığı çalışmaların sayısının son zamanlarda arttığı görülmekle birlikte, istatistiksel çalışmaların sayısı sınırlıdır. Bununla birlikte Türkiye ve AB ülkelerinin göreceli iklim değişikliği ile mücadelesinde kamu politikaları göstergelerinin performansını kümeleme analizi ile tespit eden herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Dolayısıyla, çalışma bu bakımdan literatürdeki diğer çalışmalardan farklılık göstermektedir. Hiyerarşik ve hiyerarşik olmayan kümeleme analizi bulgularına göre, Türkiye kamu politikası göstergeleri bakımından Belçika, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, İrlanda, Yunanistan, İspanya, Hırvatistan, Kıbrıs, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Macaristan, Malta, Avusturya, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovenya, Slovakya, Finlandiya ve İsveç gibi AB ülkeleri ile aynı grupta yer almıştır.Master Thesis İslamcı dergilerin AK Parti'ye bakışları: İktibas, Haksöz, Umran, Bilgi ve Düşünce dergileri (2001-2007)(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2020) Çıvgın, İzzet; Çıvgın, İzzet; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiAK Parti, FP'nin kapatılması sonrasında Milli Görüş hareketinden ayrılan yenilikçilerin kurmuş olduğu siyasi bir partidir. AK Parti ile İslamcılık arasında Milli Görüş geleneği dolayımıyla doğal bir bağ vardır. Ancak AK Parti, İslamcı bir siyasi hareket olmadığını deklare ederek siyasetini özgürlük, demokrasi, insan hakları gibi AB normları ve söylemi çerçevesinde şekillendirmiştir. 28 Şubat konjonktürü, özellikle 1990'larda İslamcıların yoğun olarak gündemine giren demokrasi ve liberalizm gibi Batı menşeli siyasal kavramlar, İslamcı hareketlerin iktidar tecrübeleri ve İslamcılığın yoruma açık yapısı, entelektüel ve siyasi alanda İslamcılık yorumlarının/pratiklerinin çeşitlenmesine neden olmuştur. İslamcılar temelde mevcut siyasal sisteme ve demokrasiye karşı geliştirdikleri farklı yaklaşım tarzlarının bir sonucu olarak AK Parti'ye farklılaşan İslamcılık ve demokrasi yorumları çerçevesinde yaklaşmışlardır. İslamcıların AK Parti'ye farklı bakışlarını ve bunun altında yatan nedenleri, çeşitli İslamcı dergiler üzerinden izlemek mümkündür. Buradan hareketle çalışmada AK Parti'nin 2001-2007 yılları arasındaki dönemine dört İslamcı derginin farklı yaklaşımları incelenmiştir.Master Thesis Mardin İlinde Çiftçilerin Mercimek Üretim Kararına Etki Eden Sosyal ve Ekonomik Faktörler(2024) Doru, Ömer; Doru, Ömer; Acıbuca, Veysi; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiMardin ilinde kırmızı mercimek üreticilerinin üretim kararına etki eden faktörleri ve üretim memnuniyetini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışma, çiftçilerin mercimek üretim kararını etkileyen faktörlerin incelenmesi neticesinde hem işletmeler hem de gelecekte yapılacak akademik çalışmalar için öneriler sunmayı amaçlamaktadır. Bu amaçlarla, oransal örnek hacmi kullanılarak hesaplanan 186 üreticiyle yüz yüze anket çalışması yapılmıştır. Veriler tanımlayıcı analizler ve yapısal eşitlik modeli (YEM) kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar neticesinde üreticilerin yaş ortalaması 43,2, ortalama hane halkı sayısının 5,7 olduğu ve %46,8'inin lise mezunu olduğu belirlenmiştir. Mercimek üretilen arazilerin ortalama büyüklüğü 51,4 dekar olarak tespit edilmiştir. YEM analizi neticesinde mercimek üretim kararına sadece finansal faktörler gizil değişkeni etki etmiş olup söz konusu değişkendeki bir birimlik artış mercimek üretim kararı niyetini 0,89 birim arttırmakta, aynı şekilde finansal faktörler gizil değişkenindeki bir birimlik artış üretim memnuniyetini 0,45 birim arttırmaktadır. Araştırmaya katılan üreticilerin % 34,4'ü mercimek üretiminden memnun olduğunu ifade etmiştir. Üreticilerin en önemli sorunları arasında işgücü yetersizliği, arazilerin makineli tarıma elverişli olmaması ve desteklemelerin yetersiz olmasıdır. Sonuç olarak; üreticilerin mercimek üretime devam etmelerini sağlayacak uzun vadeli tarım politikaların uygulanması, söz konusu üründe her bölgeye uygun verimi yüksek kaliteli çeşitlerin geliştirilmesi ve ülkenin tamamında kırsal ve kentsel alanlar arasındaki sosyal ve ekonomik gelişmişlik farkının en alt seviyeye düşürülmesini sağlayacak uygulamaları hayata geçirecek politikaların uygulanması suretiyle sürdürülebilirliğin sağlanması gerektiği önerilmiştir.Master Thesis Sınır Ticaretinin Ardahan İli Üzerine Etkileri(2024) Yağcı, Havva; Yağcı, Havva; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu çalışmada TRA2 bölgesinde yer alan Ardahan ilinde sınır ticareti konusu ele alınmıştır. Bölge Çin'den başlayıp Avrupa ülkelerine uzanan 3 ulaşım ve enerji koridorunun üzerinde yer alan önemli bir stratejik konuma sahiptir. Buna rağmen bölgede gerçekleştirilen sınır ticareti potansiyelinin altındadır. Çalışma kapsamında öncelikle literatür taraması yapılmıştır. Daha sonra Ardahan ili sınır kapıları; Aktaş ve Türkgözü sınır kapılarından geçiş yapan 15 firma ile yarı yapılandırılmış mülakat tekniği ile görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma neticesinde Ardahan sınır ticaretinde; ulaştırma altyapısı, sınır kapıları fiziki yapıları, coğrafi sorunların öne çıktığı dikkati çekmektedir. Ardahan başta olmak üzere TRA2 bölgesinin, krizlerin neden olduğu dış ticaretteki kesintilerden daha fazla etkilendiği görülmüştür. Sınır kapılarında personel sayısı ve niteliği konusunda sorunlar olduğu görülmüştür. Rusya-Ukrayna savaşından dolayı Orta Koridor ulaşım hattına yönelen yük araçlarının yoğunluğu artmıştır. Sınır kapılarında bekleme süreleri uzamıştır. Ardahan sınır ticaretinin gelişmesi için STM'nin açılması gereklidir. Sınır kapılarında fiziki imkânların geliştirilmesi gereklidir. Yapılan ülke analizleri sonrasında, Türkiye'nin sınıra komşu ülkelerle iş birliğinin arttırılmasının başta Ardahan olmak üzere TRA2 bölgesinin ekonomik gelişmesine olumlu katkı sağlayacağı tespit edilmiştir.Master Thesis Türkiye'de ekonomik büyüme, ihracat ve beşeri sermaye ilişkisi(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2021) Doru, Ömer; Doru, Ömer; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiBu tezde Türkiye'de ekonomik büyüme ile beşeri sermaye ve ihracat arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada 1980-2019 yılları arasındaki dönemde büyümeyi temsilen kişi başına GSYH, beşeri sermayeyi temsilen yükseköğretim mezun sayısı, ihracatı temsilen mal ihracatı tutarları ve nüfusu temsilen işgücü sayısı yıllık verileri üzerinden ARDL sınır testi ile eş bütünleşme sınaması yapılmış ve sonrasında Toda-Yamamoto nedensellik testi uygulanmıştır. Yapılan testler sonucunda değişkenler arasında eş bütünleşme olduğu bulgusuna ulaşılmıştır. Uzun dönem ilişkisi açısından hem ihracatın hem de beşeri sermayenin ekonomik büyümeyi pozitif yönde etkilediği saptanmıştır. Toda-Yamamoto nedensellik testine göre ise ihracattan ve beşeri sermayeden ekonomik büyümeye doğru nedensellik ilişkisi olduğu tespit edilmiştir.Master Thesis Uluslararası hizmet ticareti ve ekonomik büyüme ilişkisi: Türkiye üzerine bir uygulama(Mardin Artuklu Üniversitesi, 2023) Doru, Ömer; Doru, Ömer; 04.01. Department of Economics / İktisat Bölümü; 04. Faculty of Economics and Administrative Sciences / İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi; 01. Mardin Artuklu University / Mardin Artuklu ÜniversitesiKüreselleşme süreci ile birlikte dış ticaretin önündeki engellerin giderek azalması ve ülkelerin uluslararası ticari ilişkilerinin artış göstermesi, sektörlerin dış ticarette aktif bir rol kazanmasına neden olmaktadır. Mal ticareti açısından, tarım ve sanayi sektörü tarihsel olarak dünyanın önde gelen sektörleri olmuştur. Hizmet sektörü ise özellikle bilgi ve iletişim teknolojisinin gelişmesi, yaşam standartlarının artması, insanların tercih ve alışkanlıklarının değişmesi ile birlikte dış ticarette önemli bir sektör haline gelmiştir. Hizmet sektörü dış ticarete katkısının yanı sıra GSMH'ye ve istihdama olan katkısı bakımından da önemli bir sektördür. Tüm bunlarla beraber, diğer sektörlere belirli alanlarda alt yapı hizmeti sunması da hizmet sektörünün önemini ortaya koymaktadır. Birçok ülkenin ekonomisine katkısı itibariyle gelir kaynağı haline gelen hizmet sektörü, Türkiye ekonomisi üzerinde de pozitif bir etkiye sahip olmaktadır. Nitekim özellikle cari açıkların giderilmesinde hizmet sektöründen sağlanan gelir ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. Bu nedenle Türkiye, uluslararası alanda yüksek potansiyele sahip hizmet sektörlerine yönelik teşvik politikaları uygulamalı ve hizmet ticaretini artırmaya yönelik çalışmaları hızlandırmalıdır. Yapılan çalışmada Türkiye'de hizmet sektörünün ekonomik büyümeye olan katkısı incelemiştir. Bu bağlamda, 1990-2021 yılları arasındaki veriler kullanılarak zaman serisi analizi yapılmıştır. Seriler eş bütünleşme ve nedensellik analizleri ile test edilmiş olup, hizmet dış ticaretinin hem GSMH'ye hem de istihdama katkıda bulunduğu sonucuna varılmıştır.